Uykuya Düşman Etkenler Tespit Edilmeli

Düzenli uykunun bir insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Fakat birçok insan uyku problemleri ile karşılaşmakta ve bu uyku problemini tüm gün hissetmektedir. Uzmanlar bu konuda bazı tavsiyelerde bulunuyor. Bu konuda tavsiye veren ve uyku problemine neden olan sorunları açıklayan Psikiyatrist Psikoterapist olan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, öncelikle uyku probleminin neyden kaynaklandığının tespit edilmesi gerektiğini ve sonra da tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Her insanı ilgilendiren bu konu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak istiyorsanız, sizin için derlemiş olduğumuz bu haberimize bir göz atmanızda fayda var.

 

Bir insanın günlük faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde yerine getirebilmesi ve kendini gün içerisinde yorgun hissetmemesi için güzel bir uyku uyumuş olması gerekiyor. Gece güzel bir uyku uyumayan insanlar genellikle yorgun, halsiz, stresli, gergin ve hep bir uyku halinde oluyor. Hem fiziksel hem de zihinsel olarak kendimizi zinde hissetmemiz için uyku büyük bir önem taşıyor. Güzel bir uyku uyumadan kişi ertesi güne hazırlanamıyor.

İnsanın ömrünün 1/3 ünü uykunun oluşturduğunu söyleyen Psikiyatrist Psikoterapist olan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, uykusuzluğun yarattığı problemler kadar fazla uykunun da bazı problemler ortaya koyduğunu belirtti. Fazla uykunun insanlarda depresyona sebep olabildiği bilinmektedir. Bir insanın düzenli uyku uyumamasına neden olan birçok sebep bulunabilir. Örneğin yatağın rahatsızlığı, hava sıcaklığı, huzursuz bacak sendromu ya da kan şekerinin düşmesi gibi nedenler. Önemli olan uyku düzenini bozacak bu nedenlerin bulunup giderilmesidir.

 

Canan Karatay: Yumurtanın sarısını çıkarıp yemek yanlış

Canan Karatay, yumurtanın sarısı çıkarıp yiyenlere uyarıda bulundu. Karatay, "Yumurtanın içerisine sarı konulmuşsa onun faydası var, sana zararı yok" dedi.

Prof. Dr. Canan Karatay, sporcuların yumurtanın sarısını çıkararak yemelerinin yanlış olduğunu belirterek, “Yumurtanın içerisine sarı konulmuşsa onun faydası var, sana zararı yok. Protein yağla yendiği zaman vücuda faydası var. Ondan sonra gidip sakatlanıyorlar. Çünkü yağ olmazsa hücreler çalışmaz” diye konuştu.

Prof. Dr. Canan Karatay, Karabük Üniversitesi Yapma ve Yaşatma Derneği’nce düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. Karatay, konferansın yapıldığı Kültür Merkezi’ne girerken, “Ben buradan geçmem” diyerek ‘x-ray’ cihazının yanındaki güvenlik şeridini kaldırıp altından geçti. Prof. Dr. Karatay, buradaki konuşmasında, bütün temel hastalıkların nedeni olarak en başta şeker tüketiminin geldiğini, ekmeğin her türlüsünün de bir şeker olduğunu söyledi. Günde 20 dakika yürümenin ise mutluluk hormonlarını arttırdığını söyleyen Karatay, şöyle konuştu:

“Günde 20 dakika sokağa çıkıp yürümek yetiyor. Yürümek insülin direncini kırıyor. Deli danalar gibi koşmak insülin direncini başlatıyor. İşte spor salonlarında, sahalarında düşüp ölenlerin altında bu yatıyor. Efor testi yaptıracağımız zaman biz tansiyon kontrol ederiz. Çünkü efor sırasında tansiyon yükseliyor. İnsülin direnciniz yüksekse, o tansiyon yüksekliği sizi götürüyor. ‘Her sene check-up’a giriyorum ama hiçbir şeyim yok.’ Ondan sonra eve gelip kalp krizi geçirip gidiyorlar. Sevgili Mustafa Koç spor hocasının yanında gitti. Hastanenin başında, bütün doktorlar etrafında.”

Karatay, sporcuların yumurtanın sarısını çıkararak yemelerinin yanlış olduğunu da belirtti. Yağ ve proteinin dengeli alınması gerektiğini ifade eden Karatay, “Yumurtanın içerisine sarı konulmuşsa onun faydası var sana zararı yok. Protein yağla yendiği zaman vücuda faydası var. Ondan sonra gidip sakatlanıyorlar. Çünkü yağ olmazsa hücreler çalışmaz. Yumurta ona göre yapılmıştır. Bırakın da doğa sizi kurtarsın. Protein, yağ olmadan vücuda faydası yok. Bar bar bağırıyorum zeytin yağı, köy tereyağı, balık yağı yiyin diye. Siz yağ yemediğiniz için halsizsiniz” dedi.

Bir öğrencinin günde 80-100 kilometre bisiklet sürmenin zararlı olup olmadığını sorması üzerine Karatay, şöyle konuştu:

“Atletlerin durumu ayrıdır. Fit olmayan Türk toplumunu konuşuyoruz. Türk toplumu fit değildir. 110 kiloluk bir kişiye ’1 saat koşun’ dedin mi, onun kalbi durur, ben onu söylüyorum. Fit olunca her şeyi yaparsınız. 40 yaşın üzerinde yaşayan fazla oyuncu yok. Maraton en ağır spordur. Kalp adalesi büyür. 40 yaşın üstünde bir tek maratoncu yok bu dünyada. Benim oğlum maraton koşmaya merak sardı. Çocuğa ‘yapma, etme’ demeyiz. Başka türlü yönlendireceksiniz. Ona, ‘İstediğini yapabilirsin ama 40 yaşın üstünde maratoncu yok, bunu bil’ dedim. Ondan sonra kendini dağa verdi, dağcılık yapıyor şimdi.”

DHA

Karatay: Deli Danalar Gibi Spor Yapmak Zararlı

Canan Karatay, uzun süre spor yapmanın tehlikeli olduğunu vurgulayarak, “Deli danalar gibi kilometrelerce koşmanıza gerek yok.

Prof. Dr. Karatay, Karabük Kültür Merkezi’nde Karabük Üniversitesi (KBÜ) Yaptırma, Yaşatma ve Turizmi Geliştirme Derneği tarafından düzenlenen “Yaşam Boyu Sağlık” konferansında yaptığı konuşmada, temel hastalık nedenlerinin en başında şeker tüketiminin geldiğini belirterek, dünyada en çok ekmek tüketilen ülkenin Türkiye olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Karatay, “Yılda kişi başına 200 kilo ekmek tüketiliyor. ‘Türkiye’de ekmek tüketimi azalırsa hastalıklar yüzde 30 azalacak’ deniliyor. Önce ekmekler bozuldu sonra sağlığımız.” diye konuştu.

Şeker hastalığı ve nedenlerini anlatan Prof. Dr. Karatay, şunları söyledi:

“Tedbir alacaksınız. ‘Benim şekerim az yüksek’ diyenlerde bilin ki sizin sağlıklı olduğunuzu göstermez. Şeker bazen düşük bazen yüksek çıkar. Bu yediğinize bağlıdır. Toplumun büyük bir çoğunluğu şeker hastası olduğunu bilmiyor. Hiçbir zaman ‘ben azıcık şeker hastasıyım’ diyemezsiniz. Anne rahmindeki 600 gramlık çocuğa siz yüksek dozda şeker gönderiyorsunuz. Bu en tehlikeli bir uygulamadır. Çünkü bu çocuklar annelerinde beslenmeyle ne hale geliyorlar.”

“20 DAKİKA YÜRÜMEK YETİYOR” 

Uzun süre spor yapmanın tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Canan Karatay, sözlerine şöyle devam etti:

“20 dakika normal yürüdüğünüz zaman beyinde mutluluk hormonları artıyor. Mutluluk hormonu artınca beyinde iştahımız bastırılıyor. Yani acıkmamız önleniyor. 20 dakika yeterli. Ben onun için söylüyorum. Deli danalar gibi kilometrelerce koşmanıza gerek yok. Koşmak tehlikeli. Kendi temponuzda 20 dakika her gün yürümek yetiyor.”

Prof. Dr. Karatay, 80 kilometre bisikletle pedal çevirenlerin hatırlatılması üzerine, “Atletlerin durumu ayrıdır. Fit olmayan Türk toplumunu konuşuyoruz. Türk toplumu fit değildir. 110 kiloluk bir kişiye ‘1 saat koşun’ dedim mi onun kalbi durur ben onu söylüyorum. Fit olunca her şeyi yaparsınız. Maraton en ağır spordur. Kalp adalesi büyür. 40 yaşın üstünde bir tek maratoncu yok, bu dünyada” yanıtını verdi.

Konferansın sonunda KBÜ Yaptırma, Yaşatma ve Turizmi Geliştirme Derneği Ali Özer, Prof. Dr. Karatay’a teşekkür plaketi verdi.

 

AYH’den Diyarbakır’a hastane yatırımı

AYH’nin patronu Telli, Diyarbakır, Adana ve Sultangazi’de üç yeni hastane açacak. Bu hastanelere 17 milyon lira harcayan Telli, “Gözümüz stratejik sektörlerde” dedi

Avrupagöz’ünyüzde 60’ını Suudifonlara satan AvrupaYatırım Holding (AYH)Yönetim Kurulu BaşkanıRamazan Burak Telli,yeni yatırımlar için kollarısıvadı. 2015’te 4.3milyon lira kar ettiklerini söyleyenTelli, bu kazancı önce Diyarbakır’aardından da Sultangazi veAdana’daki hastane yatırımlarındakullanacaklarını söyledi. AYHve Avrupagöz Hastaneleri’nde toplambin 150 kişiyi istihdam edengrup, üç yatırım için 17 milyon liraharcadı.

KAR REKORU KIRDIK

AYH çatısı altında yılda 100 bin adetlik powerbank satışı yapan bir de telekomünikasyon şirketinin de bulunduğunu belirten Telli, “Elde ettiğimiz gelirin tamamı yatırıma gidiyor” diye konuştu. Holdingin 8.3 milyon liralık sermayesine göre elde ettiği yüzde 50 karlılığın rekor olduğunu söyleyen Telli, şöyle konuştu: “AYH, 1 yılda yüzde 50 kar elde etti. Böyle bir karlılık yok. Bunu yeni yatırımlarda kullanacağız.” Telli, sağlık sektörü ile faaliyetlerine başlayan AYH’nin orta vadede enerji, inşaat, yazılım gibi stratejik sektörlere yatırım yapmayı hedeflediğini de söyledi Telli, “Yüzde 25’i halka açık AYH çatısı altında ayda 10 bin hastaya hizmet veren Avrupa Hospital Arnavutköy ve ayda 12 bin hasta ağırlayan Avrupa Hospital Adana’nın yanı sıra diyaliz merkezi de bulunuyor. Önümüzdeki dönemde de bu alandaki fırsatları değerlendireceğiz. Ancak sağlık yatırımlarımızı İstanbul’la sınırlı tutacağız” dedi.

‘STRATEJİK SEKTÖRLERDE YATIRIMFIRSATLARINI DEĞERLENDİRECEĞİZ’

Güçlümali yapılarına vurgu yapan Ramazan Burak Telli, 2015 yılı sonu bilançolarının yeni yatırımların doğruluğunu ve büyümenin hızını açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Telli, şunları anlattı: “Grup olarak yatırımcılarımızla birlikte sağlığın yanı sıra stratejik sektörlerde yapacağımız yatırımlarla büyümenin devamlılığını sağlamayı hedefliyoruz. Rekabetçi maliyet avantajından ödün vermeden, işlerimizi güçlendirecek, destekleyecek ve istikrar ını sağlayacak fırsatları değerlendireceğiz.”

İBRAHİM ACAR

Kanser İçin Akıllı Beslenme

Doç. Dr. Uysal, ‘Beslenmenin kanserle ilişkisini en aza indirmek istiyorsak akıllı beslenmeye riayet edilmelidir’ diye konuştu.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mükremin Uysal, besinlerin sigara gibi doğrudan olmasa da obezite, karaciğer yağlanması, reflü ve ülser gibi hastalıklara yol açarak dolaylı yoldan kansere neden olduğunu belirterek, bundan korunmak için ‘acıkmadan yememek, doymadan kalkmak’ ilkesine dayanan ‘akıllı beslenme’yi önerdi.

Uysal, Türkiye’de hem erkek hem de kadınlardaki kanser sıklığının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu söyledi.

Erkeklerde kanser sıklığı dünyada 100 binde 205 iken, Türkiye’de bu rakamın 100 binde 250 olduğunu dile getiren Uysal, ‘ABD ve AB ülkelerine göre ise ülkemizdeki kanser oranı daha düşüktür. ABD’de erkeklerde kanser sıklığı 100 binde 347’dir ancak ülkemizde kayıt sistemindeki eksiklikler nedeniyle bu veriler yüzde 100 doğruyu ifade etmiyor olabilir. En çok gözüken kanserler açısından da ülkemiz, dünyadaki sıralama ile benzerlik göstermektedir. En çok görülen kanser türü erkeklerde akciğer, kadınlarda meme kanseridir” diye konuştu.

Ortalama yaşam süresinin artması ile yaşlı nüfusun çoğalmasının kanserli hasta sayısının artmasında etken olduğunu ifade eden Uysal, hastaların yüzde 60’ından fazlasının 60 yaş ve üzeri olduğunu bildirdi.

Uysal, kanserin nedenlerine ilişkin şu bilgileri aktardı:

‘En sık suçlanan, kesin bilinen, tartışmasız bir faktör sigaradır. Sadece sigaranın bırakılması ile kanser sıklığı belirgin oranda azalacaktır. Ayrıca şişmanlık, stres, güneşe aşırı maruz kalma, dengesiz ve özensiz beslenmeyi sayabiliriz. Stres direkt olarak kanser yapmaz ancak kişi stresi iyi yönetemez ve kronik bir hal alırsa birtakım sağlık problemlerini tetikleyebilir. Genetik sebepler tüm kanser türlerinin yüzde 10-15’inden sorumludur. Kişinin birinci derece akrabalarında 55 yaşından önce kanser gelişme öyküsü varsa risk altındadır. Taramalara daha erken başlanmalıdır.”

Araştırmalarda, cep telefonlarının kanseri artırıp artırmadığını ortaya koyamadığına dikkati çeken Uysal, bu konuda tedbirli olunması gerektiğini aktardı.

Beslenme alışkanlıklarına dikkat edilmeli

Uysal, beslenme alışkanlıkları ile kanser ilişkisi konusuna da değinerek, şöyle devam etti:

‘Besinler sigara gibi direkt kansere sebep olmaz ama obezite, karaciğer yağlanması, reflü ve ülser gibi hastalıklara yol açarak dolaylı yoldan kansere neden olur. Eğer beslenmenin kanserle ilişkisini en aza indirmek istiyorsak akıllı beslenmeye riayet edilmelidir. Akıllı beslenmenin temeli ‘acıkmadan yememek, doymadan kalkmak’tır. Fast food tarzı beslenme, birçok hastalık gibi kanser için de risk faktörüdür. Yakın ateşte tütsülenmiş gıdalar, yüksek ateşte uzun süre kızarmış yağda yapılan kızartmalar, işlenmiş, tuzlanmış, bekletilmiş et ürünleri ve fazla yağlı besinlerden kaçınmak kanser riskini azaltır. Meyve-sebze ağırlıklı beslenmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak kanserden koruyucudur. Meyve sebze tüketimi, posası çok olduğu için özellikle sindirim sistemi kanserlerinden korunmak için çok gereklidir. İnsanlar dışarıda fast food mekanları ve restoranlarda yemek yerine evde sağlıklı yemek yemeye özendirilmelidir. Çocuklar cips ve gazlı içeceklerden uzak tutulmalıdır. Aroma, renklendirici, tatlandırıcı, ketçap ve mayonez de uzun dönemde kanser riskini artırabilir.’

‘Toplumun bilinçlenmesi önemli’

Dünyada ölüm oranlarına bakıldığında kanserin en sık ikinci ölüm sebebi olduğunu bildiren Uysal, ‘Basit kurallara uyulması ve erken saptanması halinde kanseri yenmek mümkündür. Bu da ancak bilinçlendirilmiş toplumla sağlanabilir.’ dedi.

Uysal, ‘Kanserin mücadele edilemez bir hastalık’ olarak algılanmaması gereğine dikkati çekerek ‘Bu yanlış algı, kanser tanısı sonrası umut tacirlerinin ekmeğine yağ sürmektedir. Günümüzde kanserle etkin mücadele mümkündür. Tedavi imkanları son 10 yılda özellikle bazı kanser türlerinde baş döndürücü şekilde gelişmiştir. Nerdeyse her hafta yeni, başarılı bir ilaç ortaya çıkmaktadır. Kanser hastaları umut tacirlerinden uzak durmalıdır. Modern tedaviler sayesinde eskiden her üç hastadan biri hayatta kalırken, günümüzde her üç hastadan ikisi hayatta kalmaktadır.’ ifadesini kullandı.

Kanser ilaçlarının tedariki kolaylaşıyor

Üniversite hastanelerinde özellikle kanser hastalarının ilaçlarını dışarıdan temini konusunda çok önemli bir adım atıldı.

Hükümet üniversitelere ek bir kaynak aktararak kanser hastalarının hastane dışından ilaç almalarının önünü kesiyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi’nde yapılan ilaç ihaleleri ücretleri geç ödendiğinden kanser ilacının tedariki gecikiyordu. Durum böyle olunca ilaç firmaları ya ihaleye girmiyor ya da ilaçları çok pahalıya satıyordu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu bu yönde bir çalışma başlatarak konuyu çözüme kavuşmasını sağladı. Yapılan çalışma sonucu hükümet üniversite hastanelerine ek bir kaynak aktararak kanser ilaçlarının tedarikini kolaylaştırdı.

Kanser hastaları artık ilaçlarını dışardan almanın önü kesilirken, KTÜ Rektörü Prof.Dr. Süleyman Baykal, üniversite olarak bu yönde büyük bir rahatma yaşadıklarını söyleyerek katkılarından dolayı Bakan Soylu’ya teşekkür etti.

Farabi Hastanesi’ndeki otopark sorunu çözülüyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ndeki otopark sorunu çözüme kavuşuyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun girişimleri sonucu Farabi Hastanesi yanında yapılması planlanan bin 600 araçlık katlı otoparkın yapımına bu yılı içinde başlanacak. Katlı otopark projesi için Kalkınma Bakanlığı’ndan yaklaşık 50 milyon TL’lik destek gelirken, otoparkın hizmete girmesiyle hastanenin çok önemli sorunu ortadan kalkacak.

KTÜ Rektörü Prof.Dr. Süleyman Baykal, katlı otoparkın yapımına destek veren başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere Kalkınma Bakanlığı yetkililerine teşekkür etti.

Canan Karatay’dan çarpıcı açıklama

Karatay, dolaşım sistemi hastalıklarının neden olduğu ölümlerin en fazla görüldüğü Aydın’da, incirin dengeli olarak tüketilmesini önerdi.

İncirin anavatanı Aydın’a giden Prof. Dr. Canan Karatay, Türkiye’de en uzun yaşayan insanların yaşadığı Nazilli’de konferansa katıldı. Karatay, TÜİK’in açıkladığı 2015 ölüm nedenleri araştırmasında dolaşım sistemi hastalıklarından en fazla ölümün görüldüğü incir diyarı Aydın ve Nazilli’de yaşayanlar için önemli açıklamalarda bulundu. Kamuoyu ile paylaşılan 2015 yılı Ölüm Nedeni İstatistikleri sonuçlarına göre, Aydın’da 2015 yılında meydana gelen ölümlerin yüzde 45,87’sinde 3 bin 358 kişinin dolaşım sistemi hastalıklarından olduğu görülürken, Karatay incirin düzenli ve dengeli tüketilmesini önerdi.

“FAZLA İNCİR ÖLÜME NEDEN OLABİLİR”

Bilimsel çalışmanın nedenlerini yorumlayan Prof. Dr. Canan Karatay, ilk kez incir tüketimine dikkati çekti. Kuru incirde yüksek miktarda fruktoz olduğunu belirten Karatay, şu şekilde konuştu: 

“Nazilli’nin halkı çok uzun ömürlü. Fakat insanlar burada en fazla dolaşım sisteminden kaynaklanan sorunlardan dolayı yaşamını yitiriyor. Tüketilen gıdaların kalitesi çok önemli, hazırlanışı çok önemli. Tabi ki incir memleketindeyiz. Fakat incir çok fazla fruktoz yüklü olduğu için olabilir. Burada şişman insanları çok gördüm. Bu şekerden kaynaklanıyor. Yani şeker trigliseridleri yükseltir, insülini yükseltir ve kronik şeker hastası olmasanız dahi insülin kanser sebebidir. Mide bağırsak kanserine gelince, bağışıklık sisteminin çökmüş olduğunu düşünüyorum. Bütün kanser hastalıkları, bağışıklık sisteminin çökmesinden kaynaklanır. Bağışıklık sistemini de çökerten şekerdir, ekmektir, pilavdır ve şekerli içeceklerdir.

“KARACİĞERİ YAĞLANDIRABİLİR”

Aydın halkı inciri çok tüketiyorsa farklı sonuçlar doğurabilir. İncir çok tüketildiği zaman gliserin indeksi yüksek olduğu için fruktoz ihtiva ederek, karaciğeri yağlandırır. Özellikle kuru incirde yüksek miktarda fruktoz vardır. Bunların sonucu olan karaciğer yağlanması da trioid, pankreas başta olmak üzere bütün vücudun yağlanmasıdır. Yani bağışıklık sistemi bu nedenlerle bir yerden sonra çöküyor. Bağışıklık sistemini şeker çökertir, fruktoz çökertir. Çünkü bağırsaklardaki dost bakterileri öldüren şeker ve ekmektir. Un ufak olmuş şekerli şuruplardır ve şekerli içeceklerdir. Bağırsaklardaki düşman bakterileri çoğaltan, üremelerine sebep olan ekmektir, şekerdir, gazlı içeceklerdir ve de yediğiniz çok fazla incirdir. Yani incirin fazla tüketilmesi de ölüme neden olabilir.”

UZUN YAŞAMIN SIRRINI AÇIKLADI 

Nazilli’de uzun yaşamanın sırlarını araştırmak için uzun yaşayan insanların kan değerlerine bakılması gerektiğini ifade eden Karatay, “Bence insülinleri düşük olan uzun yaşıyor. Yani insülin hormonu 5 ve altında olanlar uzun yaşıyor. Burada Ege’de çok yeşillik içinde, doğal besleniyor halk. Onlar bir de eski toprak olduğu için hazır yiyeceklerden uzak duruyorlar. Herkes yemeğini kendi yapıyor. Zeytin ve zeytinyağı tüketiliyor. Bunlar uzun ömür sebebidir” dedi. 

Karatay pilotlarla buluştu: Yumurta yiyin!

Pilotlarla toplantı yapan Canan Karatay, uçak yemeklerinin sağlıksız olduğunu söyleyerek, pilotlara yumurta tavsiyesinde bulundu.

Prof. Dr. Canan Karatay, THY pilotları ile yaptığı toplantıda Business Class yemeği dahil uçaklarda sunulan yemeklerin sağlıklı olmadığını ileri sürerek, “Kaldığınız otelde sahanda üç dört yumurta kırıp omlet yaptırın onu yiyin, öyle uçuşa çıkın daha iyi” dedi.

“UÇAKLARDA VERİLEN YEMEKLER SAĞLIKSIZ”

Canan Karatay, THY Pilotları ve Kabin Memurlarına Pilotlar Vakfı tarafından düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada kendisinin de havacı bir aileden geldiğini belirterek, uçaklarda verilen yemeklerin sağlıklı olmadığını ileri sürdü. Karatay şöyle konuştu:

“İlk yemeği sağlıklı yiyeceksiniz. Sağlıklı besleneceksiniz. Doğal yiyeceksiniz. Mümkün olduğu kadar doğaldan uzaklaşmayacaksınız. Paket hiç bir şey yemeyeceksiniz. Yani kusura bakmayın, uçak yemekleri en kötü yemekler. Yani Business dahi olsa. Çünkü hazır ve paketlenmiş buzlanmış, virgül, bitti. Bunun için doğal olarak yanınızda taşıyın. Diyelim ki Amsterdam da kaldınız. Gece gittiniz, saat 04.00’da yattınız, akşam 16.00’da kalktınız kalktınız. O sizin ilk yemeğinizdir. Breaekfeast. Breakfeast ne demek? Yani gece tuttuğunuz orucun bozulması demektir. Bu paketler allanıp pullanıyor, reklamlanıyor. Bütün çocuklar onlara düşkün. Bunun için hakiki besin. Yani otelde kalıyorsanız, gidin üç veya 4 yumurtayla omlet yaptırın. Onu yiyin uçuşa öyle çıkın. Gayet basit. Acıkmazsınız.”

“ZEYTİNYAĞI MEYVE SUYUDUR”

Türk kahvesinin tercih edilmesi gerektiğini ve zeytinyağının da meyve suyu olduğunu belirten Karatay, “Kahve içmeyin. Türk kahvesi için. Türk kahvesi şekersiz olmak şartıyla en güçlü antiokisidandır. Karbonhidratlar, yağlara ve proteine eğer enerjinizi yağdan alırsanız acıkmazsınız. Dinç dolaşırsınız. Bana soruyorlar devamlı yağ yiyen bir insanım. Köy tereyağı, zeytinyağı. Biz zeytinyağıını içeriz. Çünkü yağ değildir. Zeytinyağı en sağlıklı meyve suyudur. Zeytinyağı meyve suyudur. Öbür çekirdekleri yağ gibi basılarak değil. En tehlikeli yağlar mısır özü, ayçiçek yağıdır. Onların kızartmasıdır ve trans yağlardır. “

“İDRARIN RENGİ AÇIK OLACAK”

“Vücudunuzu tanıyın” uyarısında bulunan Karatay, ”O sağlıklı organizmadır. Kendini ayarlar. Sabah idrar renginiz açık olacak. Ben ABD’de tenis oynadım. 50 yaş gurubunda şampiyonluğum var. Tenis hocalarım bize ısrar ederdi ondan söylüyorum, idrarın açık mı bu sabah diye sorarlardı” dedi. 

PİLOTLARA ŞEKER YÜKLEMESİ

Konuşmasında şeker ve şekerin hangi gıdalardan sağlandığına değinen Canan Karatay, pilotlara yapılan şeker yüklemesinin de yanlış olduğunu ifade ederek, “Şekerim azıcık yüksek diyenler. Şimdi pilot arkadaşlar bakıyorlarmış. Şekeri azıcık yüksek diye şeker yüklemesi yapıyorlarmış. En büyük hata bana sorarsanız.” dedi.

Karatay pilotların uzun uçuş saatleri boyunca hareketsiz kaldığını belirterek, “Pilotlarımız çok hareketsiz. Saatlerce uçuyorlar” dedi.

Çocuğunuzun zekasını 10 adımda artırın

Çocukluk dönemi zekanın geliştirilebildiği ve yeteneklerin artırılabildiği çok değerli bir dönem.

Pek çok anne baba, çocuklarının zekasını hangi yollarla ve ne kadar geliştirebileceklerini, çocukluk döneminde neler yapılması gerektiğini merak ediyor. Zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, genetik olarak kuşaktan kuşağa geçen ve sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevre etkisiyle biçimlenen bir bileşim. Tanımdan da anlaşılacağı gibi zeka söz konusu olduğunda gen ve çevre şartları yüzde ellişer orana sahip. Yani yüzde 50 genetik yapı, yüzde 50 de sizin onu nasıl yetiştireceğiniz ve nasıl ortam sunacağınız çocuğunuzun zeka gelişimindeki belirleyici faktörler.

1-PLANLI VE BİLİNÇLİ HAMİLELİK

Yetişkin olduktan sonra bazı yeteneklerin geliştirilmesi son derece zor oluyor. Çocukluk döneminde bu potansiyelin geliştirilmesinin ilk basamağı ise annenin hamilelik dönemi! Planlı bir hamilelik kadar, anne adayının hamilelik sürecini bilinçli bir şekilde geçirmesi; psikolojik olarak anneliğe hazır olmasının yanı sıra; sigara, alkol ve madde kullanmaması, psikiyatrik bir rahatsızlığının bulunmaması, eşinden destek görüyor olması çok önemli. hamile

2-UYARAN ZENGİNLİĞİ

Bebekler doğduktan sonraki zeka potansiyelini artırıcı en önemli faktör uyaran zenginliği. Uyaranların fazla olması, bebek beynindeki sinaptik bağlantılarını artırıyor. Uyaran yönünden zengin bir çevre sunmak ise başta annenin bebekle göz teması kurması, onunla konuşması, oynaması ile gerçekleşiyor. Gerçekten ilgilenilen bir bebeğin çevreye olan duyarlılığı ve dolasıyla da öğrenme yolları artıyor.

3-ANNE SÜTÜ

Anne sütünün zekayı artırdığı bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. Yapılan çalışmalar anne sütü ile beslenen bebeklerin daha zeki ve yetenekli olduklarını, daha iyi gelişim gösterdiklerini ve zeka puanlarının da daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

4-OMEGADAN ZENGİN BESLENME

Çocukluk döneminde ceviz, balık, bakliyat gibi yiyeceklerin zeka üzerinde olumlu etkisi bulunuyor. Çocuk beslenmesinde bunlara yer vermek önemli. Çocukların abur cubur diye tabir edilen bisküvi, gofret, şekerli yiyecekler ve fast-food tarzı beslenmeden uzak durması, sağlıklı ve dengeli beslenmelerine önem verilmesi gerekiyor. Balık

5-SOSYALLEŞME OLANAKLARININ ARTMASI

Çocuklar, büyükleri modelleyerek ve akran etkileşimi ile öğrenirler. Küçük yaşlardan itibaren sosyalleşmesi sağlanan çocukların zeka ve dil becerileri daha yüksek oluyor.

6-KİTAP OKUMA

Bebeklikten itibaren kitap okunan çocukların yine zeka ve dil becerilerinin daha iyi olduğu, daha uzun cümleler kurabildikleri ve kendilerini daha iyi ifade edebildikleri biliniyor. Bu nedenle doğduğu günden itibaren bebeğinize yumuşak, tatlı bir ses tonuyla masallar anlatın, kitap okuyun. Her yaptığınız şeyi ona sözel ifade edin, gözlerinin içine bakıp gülümseyerek onunla konuşun. Kitap okuma

7-SPOR VE HAREKET

Spor ve hareket, beyindeki sinaptik bağlantıların gelişimi üzerinde çok önemli bir etkiye sahip. Çocukları küçük yaşlardan itibaren spora yönlendirmek okul dönemindeki zeka puanlarını artırıyor. Serbest hareket etmesine izin verilen örneğin parka götürülen, rahatça oynayabilen çocuklar da gelişim açısından daha iyi ilerleyebiliyor.

8-ZEKA OYUNLARI, BULMACALAR

Çocukluktan itibaren hem ince motor faaliyetleri destekleyici hem de hafıza güçlendirici etkinliklere verilen önem büyük fayda sağlıyor. Bebeklik döneminde tahta küpler, yap bozlar, çocukluk döneminde eşleştirme kartları, kitap okuyup sonra çocuğa anlattırma, bilmeceler ve eşleştirme gibi oyunlar çocukların zeka potansiyellerini artırıyor. Zeka oyunları

9-MÜZİK

Hamilelikte müzik gerçekten zekayı artırıyor mu hala tartışıladursun, müzik dinlemenin çocuklar üzerinde hem alıcı dil becerilerinin gelişmesi hem de ritim duygusunun oluşması için önemi büyük. Yine bir müzik aleti çalabilmenin de zeka puanlarını artırıcı etkisi olduğu biliniyor.

10-DUYGUSAL ZEKAYA DA ÖNEM VERMEK

Çok zeki ama topluma adapte olamayan ya da psikolojik açıdan uyumsuz çocuklar yetiştirmemeye de gayret etmek çok önemli. Zeka önemlidir ama duygusal zeka çok daha değerlidir. Bu yüzden çocuğunuzun duyarlı, merhametli ve empatik bir birey olarak yetişmesini de tıpkı zekasının yüksek olmasını istediğiniz gibi hatta ondan daha fazla istemeniz gerekir.

EXPO raylı sistemin ilk test sürüşü Bakandan

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, Antalya’da EXPO raylı sistem hattında incelemede bulundu ve ilk test sürüşünü yaptı.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Antalya’da EXPO raylı sistem hattında incelemede bulundu ve ilk test sürüşünü gerçekleştirdi.

Temaslarda bulunmak üzere Antalya’ya gelen Bakan Yıldırım, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğündeki basına kapalı toplantıda, EXPO 2016 Antalya kapsamında yapımı devam eden raylı sistem hattıyla ilgili bilgi aldı.

Daha sonra havalimanı ve demokrasi kavşaklarındaki çalışmaları denetleyen Yıldırım, incelemelerinin ardından tramvayın vatman koltuğuna geçti ve Altınova İstasyonu’ndan Meydan Kavşağı’na kadar yaklaşık 5 kilometrelik mesafede ilk test sürüşünü yaptı.

Bakan Yıldırım, test sürüşü sırasında, EXPO 2016 Antalya kapsamında yapılan raylı sistemin 19 kilometre uzunluğunda olduğunu bildirdi.

Kısa sürede önemli bir çalışma yapıldığını ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:

“Hatta 16 istasyon var. 1,5 kilometre de havalimanı içinde, terminaller arası var. Toplam 20,5 kilometrelik bir hat. Aynı zamanda da Antalya merkezden Fatih’e, otogara kadar 11 kilometrelik hatta da birleşmiş oluyor. Böylece Antalya’da toplam raylı sistem miktarı 32 kilometreye ulaşmış olacak. Şimdilik merkez ile havalimanı arası test sürüşünü yapıyoruz. Bir hafta sonra da EXPO 2016 Antalya sergi alanına kadar gideceğiz.”