Diş Bakımı Sağlık Açısından Büyük Önem Taşıyor

Bir insanın sağlıklı bir birey olarak yaşamına devam edebilmesi için diş bakımı büyük önem taşıyor. Diş bakımının çocuk yaşlarda hatta ilk diş çıkmasından itibaren başlaması gerektiği yönünde açıklamalar yapılıyor. Bu konu ile alakalı daha fazla bilgi paylaşımına ulaşmak için hazırlamış olduğumuz bu haberin devamını okumanızı tavsiye ederiz.

Aydın Diş Hastanesi Çocuk Diş Polikliniği Hekimi olan Dr. Dt. Anya Dalmış, çocuklara diş bakımı bilincinin anne ve baba tarafından kazandırılması gerektiğini ve bu durumun çok önemli olduğunu belirtirken, bu bilince çocuk yaşta sahip olan kişilerin yetişkin yaşlara geldiğinde de diş bakımına özen gösterdiklerini anlattı. Diş temizleme işleminin ağızda çıkan ilk diş ile birlikte başlaması gerektiğini söyleyen Aydın Diş Hastanesi Çocuk Diş Polikliniği Hekimi olan Dr. Dt. Anya Dalmış, bu işlemin sabah kahvaltısı sonrasında ve gece uyumadan önce yapılması gerektiğini belirtti. Bu temizleme işleminin temiz bir tülbent ya da gazlı bir bez yardımı ile yapılabileceğini söyleyen Dr. Dt. Anya Dalmış, arka dişlerin çıkmaya başlaması durumunda ise dişlerin artık fırçalanabilir hale geldiğini sözlerine ekledi.

Çocukların ilk zamanlarda diş fırçalamayı çok sevmedikleri ve zor bir işmiş gibi kabul ettikleri belirtilmektedir. Fakat bu durum anne ve babaların çocuklarına dişlerini fırçalayarak örnek olmaları ya da bu işlemi eğlenceli bir hale getirerek yaptırmaları sonucunda daha kolay bir hale gelecektir.

Dinlediğiniz Müzik İle Egzersiz Performansınız Etkileşim Halinde Oluyor

Spor yaparken dinlenen müzikler önemli midir? Spor yaparken dinlediğimiz müziklerde nelere dikkat etmemiz gerekir? Spor yaparken dinlenmesi gereken müzikler nelerdir? Bu ve buna benzeyen bazın sorulara ait cevapları bulmak ya da spor yaparken dinlenen müzikler ile ilgili daha fazla paylaşıma ulaşmak istiyorsanız, sizler için paylaşmış olduğumuz bu Dinlediğiniz Müzik İle Egzersiz Performansınız Etkileşim Halinde Oluyor adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Spor yapmak bir insanın sağlıklı bir birey olabilmesi için en önemli faaliyetlerden biri olarak kabul ediliyor. Bir insanın kendisini hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyi hissetmesi için spor yapması gerekiyor. Fakat yapılan sporun da en verimli halde olması için bazı durumlara dikkat edilmesi gerekiyor. Bu durumlardan biri de egzersiz yaparken dinlenen müzik oluyor.

Spor ve müzik ilişkisi ile ilgili yapılan araştırmaların, uyumlu müzik türlerinin egzersizleri yaparken kişinin daha iyi performans gösterdiğini ortaya koyarken, uyumsuz müzik türlerinin de kişinin egzersizlerindeki performansını düşürebildiğini hatta engelleyebildiğini ortaya koymaktadır. Her insan yaptığı egzersize göre ve kendi tarzına göre müzik türlerini seçmelidir.

Spor yaparken dinlenen müzik ile hareket ritminin algılanmasının sağlanması, müziğin melodisinin kişinin ruh halini yansıtması, müziklerin yapılan aktiviteler ile uyumlu olması, dinlenen müziğin sesinin eşit olarak duyulması, müzik ile egzersiz arasında ortak bir zaman bulunması, yüksek performanslı egzersizlerde yüksek sesli, yavaş tempolu hareketlerde ise daha kısık sesli dinlenmesi durumlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Kansızlıktan Bu Besinler Sayesinde Korunabilirsiniz

Anemi olarak da adlandırılan kansızlık rahatsızlığı birçok insanda karşımıza çıkmaktadır. Kansız olan insanların sayısı çok fazladır. Bu insanların genellikle beslenme düzenlerine dikkat etmedikleri tespit edilmiştir. Her insan kendini seviyor ve sağlığına önem veriyor ise düzenli beslenmeye özen göstermelidir. Kansızlığı engellemek için de elbette ki yine düzenli beslenmek gereklidir.

Düzenli beslenmek bir insanın hayatının her alanında işe yarar. Kişi düzenli beslenmiş olmanın faydası her zaman görebilmektedir. Düzenli beslenen insanlar genelde daha az şikayet eder ve daha mutlu ve daha zinde bir hayat yaşarlar. Fakat düzenli beslenmeyen kişilerin çoğunlukla kansızlık hastalığına yakalandığı bilinmektedir. Kansızlık ise beraberinde çok daha fazla rahatsızlık getirmektedir.

Kansızlık tüketilmesi gereken bazı besinlerin tüketilmemesinden dolayı ortaya çıktığı gibi, tüketilmesi gereken besinler tüketilerek de giderilebilmektedir. Anemiden korunmak adına yeşil sebze ve limon etkili olmaktadır. Uzmanlar bakliyatların yanında yeşil sebzeler ile limon tüketilmesi gerektiği yönünde tavsiyelerde bulunuyor. Ispanak, kansızlığı gidermek için yumurta ya da kıyma ile birlikte tüketilmelidir. Eğer bu şekilde tüketmiyor iseniz zeytinyağı ve limon ile de tüketebilirsiniz.

Kansızlığa iyi gelen başka bir besin de pekmezdir. Fakat pekmezin de etkili olabilmesi için limon ile birlikte tüketilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde tüketilen yeşilliklerin üzerine de limon sıkılarak kansızlık engellenebilir. Kansızlık birçok rahatsızlığı da beraberinde getirdiğinden herkesin beslenme düzenine dikkat etmesi çok önemlidir.

Normal Doğumu Tercih Edenlere Sigorta Yapılacak

Geçtiğimiz yıl Türkiye içerisinde yapılan doğumların yüzde 50’sinden fazlası sezaryenle gerçekleşti. Hükümet, sezaryenle yapılan doğumları azaltmak amacıyla düğmeye bastı. Sezaryenle yapılan doğumların azaltılması için normal doğumu teşvik edici değişiklikler yapılacak. Hastanelere, yaptıkları normal doğumlar için sigorta zorunlu tutulacak. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa taslağına göre zorunlu doğum sigortasını hastaneler yapacak. Hastanelerin yaptıracağı sigortalar doğum esnasında oluşabilecek maddi ve fiziki zararları karşılayacak.

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan torba yasa taslağında sağlıkla ilgili başka maddeler de bulunuyor. Bir diğer madde ise çocuklarda yapılan aşılarda aile rızasının aranmaması durumu. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olayda bir cumhuriyet savcısı ve eşi, ikiz çocuklarına Hepatit B aşısı yaptırmayı reddetmişti. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, ailenin bu kararının uygun olmadığını söyleyip durumu mahkemeye taşıdı. Sonrasında ise olay Anayasa Mahkemesi’ne getirildi. Anayasa mahkemesinde ise bu konuyla ilgili olarak aşının kanuni bir zorunluk olmadığı ve ailenin isteğinin geçerli olduğunu ve aşının yapılmaması gerektiğine karar verilmişti.

Bununla birlikte bu sorunu da ortadan kaldırmak için Sağlık Bakanlığı tarafından çalışma yapıldı. Çıkarılacak olan torba yasada bununla ilgili bir madde de bulunuyor. Yeni eklenecek olan maddeye göre ailenin ya da kişinin kendisinin rızası olmadan bağışıklama amaçlı aşı yapılamayacak. Ancak bununla birlikte çocuklara yapılacak olan çocuk felci, kızamık, kabakulak, kızamıkçık, difteri, boğmaca, suçiçeği, hepatit A, verem aşıları gibi toplum sağlığı noktasında tehditler oluşturabilecek hastalıkların aşılamasının yapılmasında kişinin ya da ailenin rızası aranmayacak.

Yanlış Yapılan Diyet Beklenen Sonucun Aksine Sebep Olabiliyor

Yanlış diyet nelere sebep olabilir? Bir insan diyet yapmadan önce ya da yaparken nelere dikkat etmelidir? Bu konu ile alakalı soruların yanıtlarını ya da çok daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, sizin için yayımlamış olduğumuz bu haberi okumanızı tavsiye ederiz.

Birçok insan dış görüntüsünden memnun olmaması sebebi ile bir takım diyetlere başvurabilmekte ya da kendi kafasına göre diyetler uygulayabilmektedir. Fakat uzmanlar bu durumun yanlış olduğunu hatta istenilen sonucun tam aksinin ortaya konulabileceğini iddaa ediyor. Yani, yanlış yapılan diyetler kilo vermenin tam aksine kilo alımına sebep olabiliyor.

Uzmanlar, diyetin dengeli beslenme düzeni içerisinde uygulanması gerektiğini, diyet yapmanın aç kalmak anlamına gelmediğini ve vücudun ihtiyaçlarının giderilmesinin şart olduğunu savunuyor. Bursa Özel Hayat Hastanesi YeniGün Rehabilitasyon Merkezi kapsamında eğitmenlere yönelik olarak gerçekleştirilen Beslenme ve Obezite adı altındaki seminerde sağlıklı beslenmek ile ilgili bazı tüyolar verildi.

Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Dilara Süngü Bulut, insanların ihtiyacı olan besinin fazlasını tüketmesi, hareketsiz yaşamı benimsemiş olması ve özendirici reklamların fazlalığı sonucunda kilo alımlarının gerçekleştiğini belirtirken, ekmek hakkında bilinen yanlış bilgi ile ilgili de bazı açıklamalarda bulundu.

Yeterli ve dengeli beslenme programı içerisinde tüketimi yapılan ekmeğin şişmanlatmadığını anlatan Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Dilara Süngü Bulut, önemli olanın ekmeğin miktarı olduğunu söyledi. Şok diyet olarak adlandırılan diyetlerin de kilo verdirdiği bilinsede bir süre sonra verilen kilodan daha fazlasının geri alındığı acı bir gerçek olarak belirtiliyor.

 

Su İhtiyacı Diğer İçeceklerden Ayrı Tutulmalıdır

Su tüketiminin önemi nedir? Meyve suyu, çay ya da kahve gibi içecekler suyun yerini tutabilir mi? Herkesi ilgilendiren bu konu ile ilgili bu soruların cevaplarını sizin için yayımlamış olduğumuz bu haberde bulabilirsiniz.

Her insanın vücut fonksiyonlarının düzenli bir şekilde çalışabilmesi ve insanın düzgün bir şekilde yaşamına devam edebilmesi için yeterli miktarda su tüketmesi gerekmektedir. Yeterli miktarda su tüketilmemesi durumunda birçok rahatsızlar oluşabildiği gibi hayati risk de ortaya çıkabilmektedir.

İnsanların temel ihtiyaçlarının arasındaki en önemli ihtiyaç su tüketimi olmaktadır. Fakat birçok insan bu durumu bilmesine rağmen gün içerisinde yeterli miktarın çok altında bir miktar su tüketmektedir. Hatta bazı insanlar içtikleri meyve suyu, çay ya da kahve gibi içeceklerin su ihtiyacı karşıladığını düşünmektedir. Fakat bu durum doğru olmamak ile birlikte tam tersi bu içeceklerin tüketilmesi durumunda daha fazla su ihtiyacı oluşmaktadır.

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Gizem Akgül, uzmanlara bu konuda bir takım uyarılarda bulundu. Yeterli su miktarının vücuda alınmaması durumunda insanda çeşitli rahatsızlıkların ortaya çıkabildiğini belirten  Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Gizem Akgül, yeterli su alınıp alınmadığının idrar renginden de anlaşılabileceğini söyledi.

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Gizem Akgül, suyun yerini hiçbir içeceğin tutmadığını belirterek, insanların gün içerisinde yeterli miktarda su tüketmeleri gerektiğini belirtti.

Bahar Yorgunluğuna Yakalanmamak İçin Bol Su İçin

Bahar aylarının kendisini göstermesi nedeniyle mevsim geçişleri şu an en çok konuşulan konular arasında bulunmaktadır. Mevsim geçişlerine insanların uyum sağlaması için birçok uzman bazı uyarılar ve tavsiyelerde bulunuyor. Peki bu durum için insanlar nasıl önlem almalı? Mevsim geçişlerinden etkilenmemek için yapılması gerekenler nelerdir? Bu ve bunun gibi bir takım soruların cevaplarını ya da bu konuya dair daha fazla bilgiyi, sizler için yayımladığımız bu haberde bulabilirsiniz.

Son zamanlarda yaşanan değişken hava şartları göz önünde bulundurulursa insanların bahar yorgunluğuna yakalanmaları olası bir durum olarak söyleniyor. Bu zamanlarda insanlar üzerinde halsiz olma durumu, yorgunluk, stresli haller, asabi olma, dikkatsizlik, odaklanma sorunu ve uykuda yaşanan bir takım düzensizlikler söz konusu olabilmektedir. Fakat saymış olduğumuz bu durumların ortadan kalkması adına yapılması gerekenler konusunda verilen birçok tavsiye bulunmaktadır. Uzmanlar bu durumun giderilmesi adına insanların bir günde 2,5 litre su içmelerini ve düzenli spor yapamalarını tavsiye ediyor. Bu şekilde mevsim geçişlerinin insan üzerindeki olumsuz etkilerinin azalacağı yapılan açıklamalar arasında bulunuyor.

İzmir Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı olan Yrd. Doç. Dr. Ziya Ömer de, insanların mevsim geçişlerinde bol su tüketmeleri gerektiğinin önemini vurguladı. Mevsim geçişlerinden olumsuz etkilenmemek adına insanların dikkat etmesi gereken basit durumlar olduğunu savunan İzmir Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı olan Yrd. Doç. Dr. Ziya Ömer, insanların pozitif hissetmesi için bedensel ve ruhsal değişimler geçirdiği bu dönemden spor yaparak da olumlu bir şekilde etkilenebileceklerini söyledi.

Kalp Rahatsızlığında Annenin Genetiği Babanınkinden Daha Etkili

Çocuklarda karşılaşılan kalp rahatsızlıklarının nedenleri araştırıldığında annenin ve babanın genetiğinin ne kadar etkili olduğu sonuçları ortaya konuyor. Hatta ne kadar etkili olduğu oranlar ile birlikte ilgili uzmanlar tarafından açıklanıyor. Peki çocuklarda görülen kalp rahatsızlıklarında annenin genetiği ne kadar önemli? Çocuklarda görülen kalp rahatsızlıklarında babanın genetiği ne kadar önemli? Bu ve bu gibi sorulara ait olan yanıtları bulmak ya da bu konu hakkında daha çok bilgiye sahip olmak adına sizin için yayımlamış olduğumuz bu haberimizi incelemenizi öneririz.

Çocukların kalp rahatsızlıkları konusunda anne ve babanın genetiklerinin etkisi adına bilgiler veren Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Evren Semizel, babaya göre çocukların kalp rahatsızlıklarının sebepleri arasında bulunan genetik oranının annede daha fazla olduğunu belirtti. Annede kalp rahatsızlığı mevcut ise bu durumun bebeğe iletilme durumunun olasılığı yüzde 3 ile yüzde 15 arasında değişiklik gösterebilmekte olduğunu söyleyen Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Evren Semizel, babada görülen kalp rahatsızlıklarının çocuklara iletilme durumunun olasılığının ise anneye göre çok daha az olduğunu belirtti. Çocuklarda kalp rahatsızlıklarının görülmesinin sebepleri arasında önemli bir sebep olarak kabul edilen genetiğin etkisinden bahseden Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Evren Semizel, anne ve babasında kalp rahatsızlığı bulunan çocukların diğer çocuklara göre daha fazla kalp hastalıklarına yakalanma riskinin var olduğunu anlattı.

Anne ya da babanın herhangi bir kalp rahatsızlığı var ise, bu ailelerin çocuklarını bir doktor kontrolünden geçirilmeleri ve rahatsızlık durumunda önlem alınması gereklidir.

 

 

Uyuşturucu Yılda 200 Bin Can Alıyor

Ülkemiz de içerisinde olmak üzere dünya üzerinde uyuşturucu kullanımı, yıllar geçtikçe artıyor ve uyuşturucu kullanım yaşı her geçen gün düşüyor. Birleşmiş Milletler’in bu konuyla ilgili yaptığı araştırmalar sonucunda elde etmiş olduğu veriler ise pek iç açıcı görünmüyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi, yaptığı araştırmalar sonucunda dünya üzerinde uyuşturucu kullanımı sebebiyle her yıl 200 bin kişinin hayatını kaybettiği verisine ulaştı.

Uyuşturucu, dünya genelinde büyük sağlık tehditleri oluşturarak insanların hayatlarını hem fiziki hem de ruhsal açıdan tehdit etmeye devam ediyor. Dünya üzerinde her yıl 200 bin kişinin uyuşturucu kullanımına bağlı olarak hayatını kaybettiğini tespit eden Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi, bununla ilgili bazı farklı verileri de açıkladı. Buna göre doğal, yarı sentetik ve sentetik şekilde sınıflandırılmak üzere 200’den fazla uyuşturucu madde çeşidi görülüyor. Tüm dünyada bu uyuşturucu maddeler arasında popüler olanları ise opiatlar, kenevir, kokain, amfetamin ve bazı psikoaktif maddeler olarak gösteriliyor. Bu maddeler fiziki zararın yanı sıra ruh sağlığına da çok önemli zararlar verebiliyor.

Verilere göre dünya üzerindeki 246 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor. Bu rakam, her 20 kişiden birinin uyuşturucu kullandığı anlamına geliyor. Bu kullanıcılardan 27 milyonu ise uyuşturucu mağduru. BM’nin verilerine göre uyuşturucudan ölümlerin en yüksek olduğu ülkeler Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya olarak belirlendi. 2010 yılında 40 bin uyuşturucu sebebiyle ölüm ile ABD birinci sırada. ABD’den sonra 2012 yılında kaybettiği 7.408 kişi ile Rusya geliyor.

El ve Ayak Karıncalanmalarına Dikkat

Günlük hayatında birçok insanın el ve ayak uyuşmaları ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Fakat bu durumu ciddiye almamak doğru bir davranış değildir. Farklı nedenlere bağlı olarak birçok uyuşukluk meydana gelmektedir. Önemli olan ise bu durumlarda uyuşmanın neyden dolayı gerçekleştiğinin tespiti olmaktadır. Uzmanlae bu konuda tüm vatandaşları uyarak bir takım tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelere ya da bu konu ile ilgili çok daha detaylı bilgiye ulaşmak istiyorsanız, sizin için yayımlamış olduğumuz bu El ve Ayak Karıncalanmalarına Dikkat adlı haberimizi incelemeye devam edebilirsiniz.

Op. Dr. Soner Büyükkınacı, insanları bu konuds uyaran ilgili uzmanlardan biri olmaktadır. El ve ayak uyuşmalarına sebep olan durumların belirlenmesinin çok önemli olduğuna değinen Op. Dr. Soner Büyükkınacı, bu duruma en sebep olarak en fazla karşımıza çıkan durumun ise sinir sıkışmaları olduğunu belirtti.

Karpal tünel sendromu diye adlandırılan birincil el uyuşmasına sebep olan durumlar olarak gösterilmiştir. Bu durumun belirlenmesi için EMG testinin yapılması gereklidir. Tedavisi gerçekleştirilerek, kısa bir sürede hasta bu sorundan kurtulabilir. Diyabetin, troit dengesizliğinin, fıtığın ya da B12 vitamini yetersizliğinin de el ve ayak uyuşmasına yol açabilecek nedenler arasında olduğu belirtilmektedir.

Her hastalığın en önemli sebeplerinden birinin de sağlıksız ya da düzensiz beslenme olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Gerekli testler yapılarak ne şekilde beslenmemiz gerektiğini öğrenip bu duruma ayak durmak her insan için çok önemlidir.