El ve Ayak Karıncalanmalarına Dikkat

Günlük hayatında birçok insanın el ve ayak uyuşmaları ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Fakat bu durumu ciddiye almamak doğru bir davranış değildir. Farklı nedenlere bağlı olarak birçok uyuşukluk meydana gelmektedir. Önemli olan ise bu durumlarda uyuşmanın neyden dolayı gerçekleştiğinin tespiti olmaktadır. Uzmanlae bu konuda tüm vatandaşları uyarak bir takım tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelere ya da bu konu ile ilgili çok daha detaylı bilgiye ulaşmak istiyorsanız, sizin için yayımlamış olduğumuz bu El ve Ayak Karıncalanmalarına Dikkat adlı haberimizi incelemeye devam edebilirsiniz.

Op. Dr. Soner Büyükkınacı, insanları bu konuds uyaran ilgili uzmanlardan biri olmaktadır. El ve ayak uyuşmalarına sebep olan durumların belirlenmesinin çok önemli olduğuna değinen Op. Dr. Soner Büyükkınacı, bu duruma en sebep olarak en fazla karşımıza çıkan durumun ise sinir sıkışmaları olduğunu belirtti.

Karpal tünel sendromu diye adlandırılan birincil el uyuşmasına sebep olan durumlar olarak gösterilmiştir. Bu durumun belirlenmesi için EMG testinin yapılması gereklidir. Tedavisi gerçekleştirilerek, kısa bir sürede hasta bu sorundan kurtulabilir. Diyabetin, troit dengesizliğinin, fıtığın ya da B12 vitamini yetersizliğinin de el ve ayak uyuşmasına yol açabilecek nedenler arasında olduğu belirtilmektedir.

Her hastalığın en önemli sebeplerinden birinin de sağlıksız ya da düzensiz beslenme olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Gerekli testler yapılarak ne şekilde beslenmemiz gerektiğini öğrenip bu duruma ayak durmak her insan için çok önemlidir.

Oturma Şekilleri Ağrılara Sebep Olabiliyor

Birçok insan gün içerisinde karşılaşmış olduğu bir takım ağrılar ile ilgili şikayette bulunuyor. Genellikle baş, boyun ve sırtta kendini gösteren bu ağrılar birçok insanın ortak derdi olarak belirtiliyor. Peki bu ağrılara neler sebep oluyor? Ağrıların oluşması ile oturma şekilleri arasında nasıl bir bağ bulunuyor? Bu ve buna benzer birçok sorunun yanıtını öğrenmek ya da bu ağrılar hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, sizin için paylaşmış olduğumuz bu haberimizi incelemenizi öneriyoruz.

Her insan gerek çalıştığı iş ile ilgili gerekse kendi günlük hayatında gerçekleştirmiş oldukları faaliyetler ile ilgili uzun süre kötü pozisyonlarda oturabiliyor. Hatta insanların uzun süre boyunca hiç hareket etmedikleri ile de karşılaşılabiliniyor. Bu durumlar ve bu durumlara en baş örnek olarak bilgisayar başında uzun süre hareketsiz kalmak insanlarda birçok ağrıları ortaya çıkarabiliyor. Özellikle de bilgisayar ekranlarının kişiye uygun bir yükseklikte bulunmaması sırt, bel ve boyun ağrılarına direkt olarak davetiye çıkartıyor.

Liv Hospital Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olan Rıdvan Alaca bu konu ile ilgili bir takım açıklamalarda bulundu. Bu oluşan ağrıların duruş bozukluklarına neden olduğunu söyleyen Liv Hospital Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olan Rıdvan Alaca bu şekilde oturmak durumunda kalan kişilere evde ve iş yerlerinde küçük değişiklikler yapmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.

Antibiyotik Kullanımı Obeziteye Sebep Olabiliyor

Antibiyotik kullanımının en fazla olduğu ülkelerden biriside Türkiye olarak bilinmektedir. Her gün milyonlarca insan doktor kontrolü dışında birçok antibiyotik kullanıyor. Bu kullanımının insan sağlığı üzerinde çok fazla ve çeşitli sağlık problemlerine yol açtığına dair daha önceden bir takım açıklamalar yapılmıştı. Antibiyotik kullanımının önemli bir sağlık problemi olan obeziteye de yol açtığı yapılan açıklamalar arasında bulunuyor.

Bu konu ile ilgili yapılan bir çalışma ile 2 yaşından önce antibiyotik kullanan kişilerin obezite olma ihtimallerinin daha yüksek olduğu ortaya konuluyor. Antibiyotik kullanımının gerek vücut direncinin düşmesi gerekse ortaya koymuş olduğu bir takım yan etkiler ile insan sağlığı üzerinde çok fazla olumsuz etki yarattığı uzmanlar tarafından söyleniyor.

Gastroenterology Dergisi’nde yayımlanmış olan bir araştırmaya göre, 2 yaşından önce antibiyotik verilen çocukların obezite olma ihtimallerinin yüzdesi ortaya konuluyor. Bu riskin, iki yaşından önce antibiyotik verilen çocukların, antibiyotik verilmeyen çocuklara göre yüzde 25 daha fazla olduğu belirtiliyor. Eski zamanlarda antibiyotiğin büyük baş hayvanlara kilo almaları için verildiğini söyleyen Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olan Frank Irving Scott, aynı etkinin insanlar üzerinde de gerçekleştiğini belirtiyor.

Antibiyotik kullanımının tamamen zararlı olduğu yönünde herhangi bir açıklama yok. Gerekli zamanlarda gerekli rahatsızlıklarda doktor kontrolünde antibiyotik kullanımının sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Fakat gereksiz yere doktor kontrolü dışında antibiyotik kullanımı bu durumun aksine sağlığı ciddi derecede tehdit edebilmektedir.

 

Bilinçsiz Yapılan Diyetler Tehlike Saçıyor

Birçok insan görüntüsünden memnun değil. Bu yüzden çeşitli diyetler ile kilo vermek için çaba sarfediyor. Fakat bilinçsiz yapılan bu diyetler insan sağlığı üzerinde ciddi derecede zararlar yaratabiliyor. Peki bilinçsiz yapılan diyetler insan sağlığı üzerinde ne gibi olumsuzluklara sebep olabiliyor? Bu gibi sorulara ait yanıtları bulmak ve herkesi ilgilendiren bu bilinçsiz diyetler ile ilgili daha fazla bilgiye ulaşım sağlamak istiyorsanız, sizin için uzmanların tavsiyelerinden de yararlanarak düzenlemiş olduğumuz bu Bilinçsiz Yapılan Diyetler Tehlike Saçıyor adlı haberimize bir göz atmanızı öneriyoruz.

Uzman Diyetisyen olan Aslıhan Küçük bu konu ile ilgili bazı uyarılarda bulundu. Bilinçsiz diyetlerin kemik erimesine sebep olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen olan Aslıhan Küçük, küçül yaşlarda da bu durumun osteoporoza sebep olduğunu belirtti. Osteoporoz demek kemik erimesi anlamına gelmektedir. Genellikle yaşlı ve menapoza girmiş kadınlarda görülen bu durum bilinçsiz yapılan diyetler ile çocuklara kadar inmiş bulunmaktadır.

Kilo vermek ve güzel bir görünüme sahip olmak için şok diyetler uygulamaya hiç gerek yok. Düzenli beslenerek ve düzenli egzersiz yaparak güzel bir vücuda sahip olmak çok daha mümkün. Ayrıca bu şekilde birey hem güzel bir görüntüye sahip olur hem de sağlıklı bir birey olarak yaşamına devam eder. Kilo vermek için aç kalmak doğru bir seçenek değildir. Besin çeşitliliğini artırmak ve düzenli egzersiz yapmak bu sorunun kökten çözümü olacaktır.

Kansere Yakalanmak Bu Üç Durum İle Neredeyse Kaçınılmaz

Dünya genelinde kansere yakalanan birçok insan bulunuyor. Kansere yakalanan kişilerin genellikle sağlıksız beslendiği, hareketsiz bir yaşam sürdürdüğü ve sigara kullandığı tespit ediliyor. Kanserin dostu olan bu üç maddeden her insanın uzak durması gerekiyor. Kendinizi seviyor ve kansere yakalanmak istemiyorsanız, bilgilenmeniz amacı ile hazırlamış olduğumuz bu haberi incelemenizi tavsiye ederiz.

Alman Kanser Araştırmaları Merkezi Uzmanı olan Dr. Verena Katzke, bu konu ile ilgili bazı açıklamalarda bulunuyor. Kanser olaylarında her geçen gün artış meydana gelmesini sağlıksız beslenme, hareketsiz sürdürülen bir yaşam ve sigara kullanımı maddelerine bağlayan Alman Kanser Araştırmaları Merkezi Uzmanı olan Dr. Verena Katzke, bir insanın kansere yakalanma riskinin en aza indirgenmesi için sağlıklı bir yaşam bilincinin artırılması gerektiğini savunuyor.

Sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak ve sigara kullanmamak bir insanın sağlıklı bir birey olarak yaşamını sürdürmesi için şart oluyor. Yalnızca kansere yakalanmamak için değil, daha kaliteli bir hayat sürdürebilmek için de bu maddelerin benimsenmesi gerekiyor. Birçok hastalık bu bilincin tam olarak insanlarda olmamasından dolayı meydana geliyor. Kanser de bu durumlar da kendini daha çok gösteriyor.

Kansere yakalanan her iki insandan birinin yaşamını kaybettiğini söyleyen Alman Kanser Araştırmaları Merkezi Uzmanı olan Dr. Verena Katzke, kanserin ciddiyetine dikkat çekiyor. Hatta en çok ölümlere yol açan rahatsızlıklar arasında kanser bulunuyor. Bu yüzden her insanın bahsettiğimiz üç maddeyi hayat tarzı haline getirmesi gerekiyor.

Alerjik Rahatsızlıklara Sebep Sadece Polenler Değil

Bahar aylarının gelmesi ile birçoğumuz mutluluk ve heyecan gibi duygular hissederken birçoğumuz da alerjik rahatsızlıklar ile uğraşmaktadır. Alerjik rahatsızlıkları olan kişiler bu rahatsızlıktan dolayı baharın gelmesinden korkmaya başladı. Alerjik rahatsızlıklara sebep olan tek şeyin polen olmadığı belirtiliyor. Bu yüzden kişinin alerjik rahatsızlığının nedeninin tespit edilmesi büyük önem taşıyor. Bu konuya dair daha fazla bilgi paylaşıma ulaşmak istiyorsanız, sizin için yapmış olduğumuz bu haberi incelemeye devam edebilirsiniz.

Denizli ilinde bulunan Pamukkale Üniveristesi Hastanesi Çocuk Immünolojisi ve Alerjik Hastalıklar Bilim Dalı Başkanı olan Doç. Dr. Emin Mete, alerjik rahatsızlıkların yalnızca polenlerden kaynaklı meydana gelmediğini ev tozunun, hayvan antijenlerinin, gıdaların, ilaç kullanımının ya da birçok kimyasal maddenin de alejik rahatsızlıklara yol açabileceğini belirtti.

Alerjik rahatsızlıkların, bir vücudun normal şartlarda zararı olmayan bir maddeye karşı aşırı reaksiyon göstermesi sonucunda oluştuğunu söyleyen Pamukkale Üniveristesi Hastanesi Çocuk Immünolojisi ve Alerjik Hastalıklar Bilim Dalı Başkanı olan Doç. Dr. Emin Mete, polenler kadar evde bulunan tozların da alerjiye sebep olduğunu belirtti.

Evde hayvan besliyorsanız ya da dışarıda herhangi bir hayvan sevdiyseniz alerjik rahatsızlıklarınız ortaya çıkabilir. Hayvanların döktükleri tüy ile deri döküntüleri, bazı gıdalar, böcek ısırması ya da bazı ilaçların kullanımı da alerjiye neden olabilmektedir. Pamukkale Üniveristesi Hastanesi Çocuk Immünolojisi ve Alerjik Hastalıklar Bilim Dalı Başkanı olan Doç. Dr. Emin Mete, insanların alerjik rahatsızlıklarının sebebinin bilinmesi ve tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.

Limonun Vücudumuza Faydaları

Limon, salatalarımızın yanı sıra çorbalarımızın ve zeytinyağlılarımızın vazgeçilmezi. Sofralarımızdan eksik etmediğimiz limonun faydalarından birçok insan mutlaka haberdardır. Bizler de sizlere limonun faydalarını hatırlatmak amacıyla Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Mine Bilge’nin açıklamalarından yararlanarak bu haberi hazırladık. Sizler de limonun faydaları hakkında detaylı bilgiye sahip olmayı istiyorsanız sizler için hazırladığımız bu yazıyı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz.

Turunçgiller ailesinden olan limon, bu özelliği sebebiyle C vitamini açısından oldukça zengindir. Bununla birlikte tıpkı diğer sebze ve meyveler gibi vitamin, mineral içeriği de yüksek olmasının yanı sıra fitokimyasal adı verilen bileşikleri yüksek oranda içerir. Limon, bakır ve magnezyum yönünden de çok zengin bir meyvedir. Kan damarlarını genişletici özelliği sayesinde vücuttaki kan akışının rahatlamasını ve hızlanmasını sağlar. Bu özelliği de limonu kalp damar hastaları için cazip kılıyor. Sabah kalktığımızda aç karnımızla içtiğimiz limon suyunun sindirimimizi aktif hale getirdiğini biliyoruz. Bu eylemi düzenli olarak yapmamız durumunda limon, bağırsak sağlığımız ve bağırsak hareketlerimiz açısından düzenleyici bir etkiye sahip oluyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı içilebilir su rehberine göre içeceğimiz suları seçerken dikkat etmemiz gereken en önemli detah suyun pH derecesinin insan sağlığına ne gibi etkisinin olduğudur. Vucüdumuz için en iyisi pH seviyesinin en dengeli seviyede olmasıdır. İçeceğimiz sularda aşırı asidik ya da aşırı alkali suları tercih etmemiz sağlımıza olumsuz yönde etki edecektir. Limon, bu kriterlere uymakla birlikte içeriğindeki zengin bileşiklerle hem sağlıksız kiloların verilmesine yardımcı olmakta, hem de vücudumuza faydalı bir çok etkisi bulunmaktadır.

Bu Besinler Sıcak Yaz Aylarında Enerjinizi Arttırabilir

Beslenme alışkanlıkları, kişinin sağlıklı, huzurlu ve enerjik bir hayat yaşayabilmesi adına büyük önem taşıyor. Sağlığına ve beslenmesine dikkat eden kişilerin özellikle yaşlandıklarında daha dinç, hayattan daha fazla zevk alan kişiler olduğunu görebiliyoruz. Türk insanının beslenme alışkanlıkları konusunda pek iyi olduğunu söylemek maalesef mümkün değil. Beslenme, çağımızda sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın bir sorunu haline gelmiş durumda olsa da Türkiye’mizde yetişen ve kolaylıkla elde edebileceğimiz bazı gıdaları tüketerek ileride yaşayacağımız bir çok sağlık problemini önlemenin yanı sıra, enerjik ve dinç bir hayat yaşamamız da mümkündür. Bu yazımıda, sağlığınıza faydalı olacak ve sizleri gün içerisinde dinç, enerjik kılacak bazı besinleri sıralayacağız.

Çilek: Sahip olduğu antioksidan içerik ile kalp damar sağlığı açısından faydalıdır. Bunun yanı sıra bolca içerdiği C vitamini erkekte sperm sayısını arttırarak sağlıklı bir cinsel yaşama sahip olunmasına yardımcı olur.

Avokado: Kalp ve kan dolaşımına sonsuz faydaları vardır. İçeriğindeki E vitamini, B6 vitamini ve antioksidanlar sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmanızı sağlar. Bununla birlikte sahip olduğu doymamış yağlar da kalp sağlığı ve cinsel sağlık açısından önemlidir.

Badem: İçeriğinde bulundurduğu çinko, selenyum ve E vitaminleri sayesinde cinsel sağlık açısından çok kritik bir rol oynar.

Susam: Çinko açısından çok zengin bir besindir. Çinko sayesinde kadın ve erkekte cinsel hormon üretimini sağlar, libidoyu arttırır. Sağlıklı bir cinsel yaşam, aynı zamanda sağlıklı yaşam anlamına gelmektedir.

Patates: Potasyum içeriği sayesinde yüksek kan basıncına iyi gelir, ereksiyon problemlerini gidermeye yardımcı olur. Ancak tabi ki kızartılmış ya da dondurulmuş patatesler için sağlıklı demek pek mümkün değildir, haşlanmış, taze şekilde tüketilmesi sağlık açısından faydalarının en yüksek seviyede olmasını sağlayacaktır.

D Vitamini Eksikliğiniz Varsa Dikkat

Her insanın sahip olduğu en önemli değeri sağlığı olmaktadır. İnsanların günlük hayatlarındaki bir takım faaliyetleri sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilmeleri ve daha uzun ömürlü olabilmeleri için sağlıklı bir birey olmaları gerekmektedir. Bir insanın sağlıklı bir birey olabilmesi için de sağlıklı beslenme önemli bir rol oynamaktadır. D vitaminin de insan sağlığı üzerindeki etkisi çok büyüktür. Siz de sağlığına önem veren ya da önem vermesi gerektiğinin bilincinde olan bir insansanız eğer, bu konu ile ilgili daha fazla bilgi içeriğine sahip olmak için sizler için hazırlamış olduğumuz bu D Vitamini Eksikliğiniz Varsa Dikkat adlı haberimizi okumalısınız.

İnsanların vücutlarına almaları gereken bir takım vitaminler bulunur. Her vitaminin gerektiği kadar alınması bir insanın sağlıklı bir birey olmasına katkıda bulunur. D vitamini de her insanın belirli miktarlarda vücuda alması gereken vitaminler arasında bulunur.

D vitamininin gerektiği kadar vücuda alınmaması durumunda insanlar kanser, diyabet, yorgunluk, stres hali, kalp ve romatizma gibi rahatsızlıklara yakalanabilmektedir. D vitamini eksikliği ne kadar ciddi problemlere yol açıyorsa D vitamini fazlalığı da o kadar ciddi problemlere yol açabilmektedir. D vitamini fazlalığı kendisini en çok göğüs kanserine yakalanmış olan kadınlar üzerinde göstermektedir.

D vitamininin gereken şekilde vücuda alınması için kapalı ortamlarda çok fazla vakit geçirilmemesi, güneş ışığından doğru faydalanılması ve doktor kontrolünde takviyelerin alınması gerekmektedir.

Yorgunluğun Düşmanı Egzersiz

Kış boyunca vücudumuz soğuk ve hareketsizliğimiz nedeniyle hayatta kalabilmeyi kolaylaştırmak adına metabolizmamızı yavaşlatarak enerji tüketimimizi minimum seviyelere indiriyor. Ancak baharın gelmesi ile birlikte doğada oluşan enerjiye yavaş metabolizmaya sahip olan vücudun uyum sağlayamaması ile birlikte bazı sorunlar baş gösterebiliyor. Bitkinlik, stres, kaygı, uyku bozuklukları, halsizlik gibi durumlar sizlerde ‘bahar yorgunluğu’ olduğunu habercisi olabilir. Eğer sizler de kendinizde bahar yorgunluğunun belirtilerini görüyorsanız bu haberimizde bu durumu alt etmek için neler yapabileceğinizi bulabilirsiniz.

Uzman Diyetisyen Olcay Barış, bahar yorgunluğunu yenebilmek için neler yapılabileceğinden bahsetti. Buna göre beslenme ve egzersiz noktasında bir kaç detaya dikkat ederek bu yorgunluğu alt etmek mümkün. Olcay Barış’a göre her gün 3 ana 3 ara öğün olmak üzere düzenli beslenmek gerekiyor. Tabi ki bu öğünlerde seçeceğimiz besinleri de vücudumuzun ihtiyacını karşılayacak kaliteli yiyeceklerden seçmeliyiz. Sık sık ve küçük porsiyonlar tüketmek sağlık açısından faydalı. Barış, doygunluk hissinin insana 20 dakika sonra geleceğini hatırlatarak küçük porsiyonlar tüketilmesi gerektiğini söyledi. Bunun yanı sıra tüketilen gıdaları uzun süre çiğnemekte sindirimin kolaylaşması açısından önem teşkil ediyor.

Bilinenin aksine yorgunluğun bir tedavi yöntemi de egzersiz yapmak. Spor yapmanın ne demek olduğunu bilmeyen insanlar arasında egzersiz yorucu bir aktivite olarak görülse de bu anlayış kesinlikle doğru değil. Gün içerisinde egzersiz yaparak vücudunuzu ve kaslarınızı aktif tutmanız hem daha fazla kalori yakıp fit kalmanıza yardımcı olur, hem de kaslarınızın direncini arttırarak sizi gün içinde daha zinde ve dinç kılar.