11. Sınıf Lider Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 71

Sevgili ziyaretçilerimiz 11. Sınıf Lider yayınları Türk Edebiyatı ders kitabının bütün sayfalarının cevapları sayfamızda yer almaya devam ediyor. Dil bilimi genel olarak dil denen gerçeği ele alan dillerin doğuşunu evrimini gelişmesini, yeryüzüne yayılışını ve aralarındaki ilişkileri ses biçim anlam sözdizimi yönlerinden inceleyen bilimdir. Birçok bilim dalının ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olan Aradığınız kitabın ilgili sayfasının çözümleri aşağıda yer almaktadır. Eğer doğru sayfayı görmüyorsanız muhtemelen çözümü henüz yapılmamıştır. Bu nedenle sıfırdan, hiç bilmiyormuş gibi TEOG Türkçe çalışmanız gerekir. Bu çalışmanın en önemli kısmı derstir. Derste öğretmenin verdiği direktifleri çok iyi uygulamalısınız. Çünkü Türkçe dersindeki önemli noktalar genellikle öğretmen tarafından laf arasında söylenir. Bunları iyi yakalamalı ve not almalısınız.

Sizler için diğer tüm sayfaları hızlıca sayfamıza eklemek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Eğer ilgili sayfanın cevaplarını göremiyorsanız bu sayfa muhtemelen çözülmemiştir. Bu durumda kısa bir süre sonra sitemizi yeniden ziyaret ediniz. Öğrencilerimize tavsiyemiz buradaki cevapları kitaplarına geçirmeden önce kendiniz yapıp burayı sadece kontrol amaçlı kullanmanızdır. Herkese okullarında başarılar diliyoruz.

Sayfanın Cevapları:

SAYFA 71
TANZİMAT EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ

HAZIRLIK

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER

  • Dil anlayışı 
  • Dini hayat 
  • Kültürel farklılaşma 
  • Sanat anlayışı 
  • Coğrafya değişimi 
  • Lehçe ve şive ayrılıkları 


1.ETKİNLİK:

  • TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATINI ETKİLEYEN SOSYAL , SİYASAL VE KÜLTÜREL ORTAM :
  • siyasi yapısıyla ilgili özellikler
  • TANZİMAT DÖNEMİNDE TÜRK KÜLTÜRÜ İLE BATI KÜLTÜRÜ ARASINDAKİ ETKİLEŞİM
  • TANZİMAT DÖNEMİNDE TÜRK KÜLTÜRÜ İLE BATI KÜLTÜRÜ ARASINDAKİ ETKİLEŞİM
    XVIII. yüzyıldan (18.yy)  itibaren Batı’yla hız kazanan diplomatik ilişkiler, askerî alanda ve eğitim alanında boy göstermeye başlar. Yüzyılın sonuna doğru ise Batı modeli askerî okulların, o zamanki adıyla “Mühendishane-i Berriye” ile“Mühendishane-i Bahriye” yani kara ve deniz harp okullarının açılması ile bu ilişkiler sosyal alanlara yayılmaya başlamıştır.XIX. yüzyılın (19.yy) başlarından itibaren bu ilişkiler iyiden iyiye gelişmeye başlar. Batı’yı örnek alma, devletin pek çok kuruluşunda kendini hissettirir. Bunların en ciddi olanı Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve yerine modern bir ordu sisteminin kurulmasıdır. Bunları, yeni oluşturulan devlet daireleri izler. Böylece yenileşme ve değişme, sosyal düzen ve hayat tarzında belirgin bir biçimde varlığını hissettirir.

    Yüzyılın en önemli hareketi ise devletin eliyle ve kararıyla ortaya çıkan 1839 tarihli Tanzimat Fermanı’dır. Tanzimat Fermanı’yla birlikte artık devlet, halkının ve insanının insanca yaşamasını müjdelemiş; “Can, mal, ırz, namus, hak ve hukuk” değerleri ile tebaaya eşit ve güvenli bir ortam vadetmiştir. Bu fermanla birlikte, “Tanzimat Dönemi” diyeceğimiz bir süreç başlamıştır. “Tanzimat Dönemi” ile “Tanzimat edebiyatı“nın karıştırılmaması gerekir. “Tanzimat edebiyatı” kavramı, siyasi Tanzimat Dönemi içinde daha sınırlı bir süreyi kapsar (1860 – 1896). Tanzimat edebiyatıyla birlikte Türk kültürü ile Batı kültürü birbirine iyice yaklaşmıştır.

    Tanzimat Fermanı’yla; Batı’ya ait değerlerin, sosyal yaşamda ve edebiyatta etkileri iyice hissedilmeye başlanmıştır. Bu değerlerin başında “eğitim” gelmektedir. Nitekim Tanzimat Fermanı’ndan sonra, adlarını andığımız askerî okulların ardından Batı modeli yeni eğitim kurumlarının oluşturulmasına ve açılmasına hız verilmiş; “Mekteb-i Tıbbiye”, “Mekteb-i Hukuk”, “Mekteb-i Mülkiye” gibi okulları eski eğitim sistemi yanında “Sultanilerin açılması izlemiştir. Üstelik bu yeni eğitim kurumlarına yön verecek, plan ve programlarını hazırlayacak, araç ve gereçlerini tespit edecek; hatta okutulacak kitaplarını yazacak veya yazdıracak bir kurum olarak “Meclis-i Maarif-i Umumi” kurulmuş ve bu meclis de bizim ilk akademi örneğimiz olan “Encümen-i Dâniş” adlı bilim kurumunu oluşturmuştur.

    Eğitimin bir başka boyutu ise “Batıya öğrenci gönderilmesi“ydi. Aslında bu, Batı ile karşılıklı iletişimin en çarpıcı örneğiydi. XVIII. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak yeni yeni açılan Batı modeli eğitim kurumları için gerekli araç ve gereç yanında yetişmiş insan unsuru, yani eğitimciler de oradan getiriliyordu. Bu kez, oraya öğrenci göndermenin hem yararlı, hem kolay, hem de ekonomik olacağı gerçeği anlaşıldı. Nitekim Şinasi’nin de aralarında bulunduğu ilk öğrenci kafilesi yüzyılın ortalarında Fransa’ya gönderildi. Birkaç yüz yıldan beri süregelen bu yeni medeniyet dünyasını tanıma, beraberinde zihniyet değişimini de getirecekti.

    Tanzimat’ın oluşturduğu bir başka kurum ise gazete ve dolayısıyla basın dünyasıdır. Türk kültür dünyasının-değiş-me ve gelişme evresinde gazete çok önemli ve etkili bir araç olmuştur. Yüzyıllar boyu halk arasında bilim ve iletişim ağını büyük bir sabrın ve emeğin ürünü olarak “el yazması” geleneği sürdürüp getirmişti. Oysa gazete, geniş okuyucu kitlesine hem hızlı hem de güncel ulaşma özelliği ile insanın eğitimine büyük ölçüde hizmet etmiştir.

    Gazete, Takvim-i Vakayi ile ilk örneğini verirken 1840 yılında yayın hayatına geçen Ceride-i Havadis de bir başka model oldu. Gazetenin yanında sanat hayatı da Batı’yı tanımamızda büyük etken oldu. Özellikle tiyatro bu dönemde çok rağbet gördü. Yabancı tiyatro grupları, özellikle İtalyan kumpanyaları İstanbul’u iyi bir kazanç kapısı olarak gördü ve 1940 yılında Doğu’nun büyülü bu zengin kültür merkezinde yeni bir tiyatro binası yaptırdı. Hemen ardından da Hacı Naum‘un yaptırdığı yerli tiyatro binası faaliyete geçti. Kısa sürede tiyatro, İstanbul’un gözde sanat etkinlikleri arasında yerini almış oldu.

    Bütün bu kurumların, hareketlerin ve oluşumların Türk edebiyatına kazandırdığı önemli ve yeni bir değer vardı. O da yeni kılıklı ve kimlikli “nesir edebiyatıydı. XVIII. yüzyıldan başlayarak Batı dünyasını tanımaya başlayan Türk insanı, devlet adamı, aydını, artık gördüğü ve düşündüğü değerleri mümkün olduğu kadar açık ve net anlatmayı amaçlıyordu. Aydınlar ve yazarlar, sanatlı anlatım yerine bilgilendirici, eğitici ve öğretici bir üslubu tercih ediyordu. Yeni türler edebiyatımıza giriyor; tiyatroyu, roman ve Batılı anlamdaki hikâye izliyordu. Gazete aracılığıyla makale, fıkra, mektup, eleştiri ve deneme türünün örnekleri veriliyordu.

    XIX. Yüzyılın, Türk düşünce ve edebiyat dünyamızda oluşmaya başlayan bu yeni değer yargılarının birdenbire kolayca yerleştiğini söylemek mümkün değildir. Söz gelimi, altı yüz yıllık bir geçmişi olan “divan geleneği” ile halkın özünde yaşamış ve yaşamakta olan bir “halk edebiyatı gerçeği” vardı. Bunların yanında Batı kültür dünyasının siyasi, askerî, sosyal ve edebî değerlerini öyle birdenbire benimsemek, kabul etmek ve uygulamak kolay değildi. Yeri geldi, heyecanla karşılanan bu yeni değerler, zaman geldi mutaassıp bir zihniyetle reddedildi; alaya alındı; hatta cezalandırıldı. Tanzimat ruhu ile yetişen insanlarda, aydınlarda tereddütler, ikili zihniyetler oluştu. Doğu ile Batı ikilemi arasında sıkışıp kalan aydınlar ve sanatçılar oldu. Gönül gözü ile Doğu’ya bağlı olanlar, akılcı bir yaklaşımla Batı’yı irdelemeye ve uygulamaya yöneldiler. Böylece Tanzimat ruhu, bir başkatyönüyle ikili bir aydın tipi ve ruh dünyasına sahip sanatçı kimliği yaratmış oluyordu. Böyle de olsa Tanzimat hareketi, bizim düşünce dünyamıza, siyasi ve sosyal hayatımıza, sanat ve edebiyat çizgimize yeni bir yön ve yol gösteriyordu. Bu yol; “halka yönelme” yoluydu, halkı hakça yaşamaya yöneltme idi, onu eğitme idi. Bu nedenle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren edebiyat dünyamız bu ruh ile beslenmeye başladı. Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal üçlüsünün öncülü-ğünde halkçı ve toplumcu bir karakter taşıyan bir edebiyat zihniyeti oluştu.

  • TANZİMAT DÖNEMİNİ ETKİLEYEN SANAT ,EDEBİYAT ,DÜŞÜNCE AKIMLARI CEVABI 
  •  TANZİMAT EDEBİYATI
    * Tanzimat Fermanının ilanından sonra bu edebiyatın tohumları serpilmeye başlamıştır.
    * Batılı tarzda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
    * Hak, adalet, özgürlük, vatan kelimeleri bu dönemde ilk defa kullanılmaya başlanmıştır.
    * Tanzimat edebiyatı kendi arasında ikiye ayrılır.(Birinci-ikinci dönem)
    * Yazı dilini halkın anlayacağı dile yakınlaştırmaya çalışmışlardır.
    * Tiyatroyu halkı aydınlatma aracı olarak görmüşlerdir.
    * Toplumcu bir çizgi tutmaya çalışmışlardır.
    * Divan edebiyatındaki “bölüm güzelliğine” karşın “konu bütünlüğüne, güzelliğine” önem vermişlerdir.
    * Tanzimat birinci dönem sanatçıları(Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi) ikinci dönem sanatçılarına göre daha halkçı olmuşlardır.

    HAZIRLIK DÖNEMİ-OLUŞUMU  (1839 – I860)

    Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı döneminin ilk halkası olan Tanzimat edebiyatı 1860’ta başlar. Ancak Tanzimat edebiyatını anlatmadan önce bir tür hazırlık dönemi olan 1839-1860 yılları­na kısaca bir göz atmalıyız.

    Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla yönetimde ve toplumsal yaşam­da değişimler başlar. Mustafa Reşit Paşa başta olmak üzere, Tanzimat yöneticilerinin çevresinde gelişen yenilikler yavaş ya­vaş halkta da etkisini gösterir. Tanzimat’la birlikte ortaya yayılan yenilikçi hava, edebiyatta, sanatta da etkisini göstermeye baş­lar. Bu dönemde aydın ve sanatçılar Fransızca öğrenirler. Bun­da Tercüme Odası’nın çok büyük etkisi vardır. Tanzimat döne­minde yetişen birçok aydın Tercüme Odası’ndan çıkmıştır. Bu­rada Fransızca öğrenen gençler Batı edebiyatını, özellikle Fran­sız edebiyatını daha yakından tanıma olanağı bulur. Tercüme Odası, yalnızca dil öğretmekle kalmaz, aydınları aynı düşünce­nin etrafında toplayan bir kurum özelliği kazanır. Batılılaşma dü­şüncesinin, siyasi mücadeleyle birlikte yürümesi, yeniliklerin bütün sanat hayatını sarması, düzyazının öne çıkması, sade dil kullanma gibi kavramlar bu odada zamanla kendiliğinden orta­ya çıkmıştır. Mustafa Refik, Ethem Pertev Paşa, Sadullah Pa­şa gibi aydınlar bu ortamda kimliklerini ve kişiliklerini bulurlar. Ayrıca Ahmet Cevdet Paşa, Münif Paşa ve İbrahim Şinasi de dönemin önde gelen isimlerinden olur.

    Bu dönemde Batılı gazete ve kitaplar yavaş yavaş ülkemize gir­meye başlar. Genç aydınlar 18. yüzyılın büyük Batı yazarlarını asıllarından okuyorlar, fikirlerini aralarında tartışıyorlardı. Bu du­rum, onların yetişmesine büyük katkı sağladı ve yavaş yavaş bu eserlerin Türkçeye de çevrilmesi fikri doğdu. Batı’dan ilk çe­viriler yapıldı. Ethem Pertev Paşa, Hugo’dan; Şinasi, Lamartine ve La Fontaine’den; Yusuf Kamil Paşa, Fenelon’dan çeviri­ler yaptı. Ayrıca tiyatro alanında çalışmalar yapılır. Abdülmecit döneminde, Batıdan gelen tiyatro kumpanyaları temsiller verdi.

    1. yüzyıl başlarında 1860’a kadar süren, çevirilerle belirginleşen bu dönemde, Tanzimat’ı olgunlaştıran ilk verilere rastlanır. Söz­lük, düzyazı alanında Mütercim Âsim, gezi ve makalede Sadık Rıfat Paşa, Mustafa Asım Efendi; çeviride Münif Efendi, Yu­suf Kâmil Paşa; şiirde Akif Paşa, Ethem Pertev Paşa hazır­lık dönemine, yani Tanzimat edebiyatının oluşumuna büyük katkı sağlayan önemli sanatçılardır.

    Kısacası bu dönemde, dilin kitlesel işlevi kavranıyor, halk ede­biyatına bir eğilim başlıyor. Çevirilerde geleceğin serbest şiir düzenini koşullayan yenilikler görülüyor. Konu bütünlüğüne gi­diliyor, en azından ilk örnekler veriliyor. Sonuçta 1839’dan 1860’a dek süren bu dönem, Tanzimat edebiyatının oluşumun­da bir tür hazırlık dönemi niteliği kazanır.

    BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1876)

    * Divan edebiyatını eleştirmelerine rağmen onun etkisinden kurtulamamışlardır.
    * Vatan millet, hak adalet, özgürlük gibi kavramlar ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
    * Batılı anlamda ilk esereler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
    * Toplumu bilinçlendirmek için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdir.
    * Dilin sadeleşmesi gerektiğini söylemişler ancak pek başarılı olamamışlardır bu konuda.
    * Roman, modern hikâye, tiyatro, gazete, eleştiri, anı bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
    * Bu dönemin sanatçıları aynı zamanda devlet adamı sıfatı da taşıyorlardı.
    * Klasizim (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa) romantizm (Namık Kemal, Ahmet Mithat) den etkilenmişlerdir.

    İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ (1876-1895)

    * Bireysel konulara dönülmüştür.
    * Sanat, sanat içindir, görüşü benimsenmiştir.
    * Dil oldukça ağırlaştırılmıştır.
    * Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır.
    * Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar.
    * Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır.
    * Birinci dönemdeki gibi hece denenmekle birlikte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım biçimleri bırakılmaya başlanmıştır.
    * Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sanatçılar, “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur.
    * Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başlamıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da ölçülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.
    * Nabizade Nazım naturalizmden, Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizmden, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir.
    * Tanzimatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusudur.
    * Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Muallim Naci, Direktör Ali Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır.

    TANZİMAT EDEBİYATÇILARINI ETKİLEYEN FİKİR VE SANAT AKIMLARI
    *Klasisizm    *Romantizm    *Realizm    *Natüralizm  *POZİTİVİZM

    TANZİMAT EDEBİYATINDA ROMAN ve HİKÂYE

    * Bütün eserler teknik açıdan zayıftırlar.
    * Duygusal ve acıklı konular işlenmiştir.
    * Yazarlar olaylara müdahalede bulunmuştur.
    * Eserlerde karakter oluşturulamamıştır. Genellikle ya iyi ya da kötü özellik taşıyan tipler kullanılmıştır.
    * İyiler eserlerin sonunda mükâfat alırlar, kötüler de cezalarını alırlar.
    * Tanzimat ikinci dönemin sanatçıları birinci döneminkilere göre daha başarılı olmuştur.

    TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ

    * Bu dönemde genellikle “eski- yeni”kavgasına dayanan eleştiriler olmuştur.
    * Namık Kemal’in Ernest Renan’ı eleştiren Renan Müdafaanamesi bu dönemin önemli eserlerindendir.
    * Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki Demdeme-Zemzeme tartışması da bu dönemin önemli örneklerindendir.

    TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO

    * Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye başlanmıştır.
    * İlk tiyatro örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir.
    * İlk dönemin sanatçıları tiyatroyu bir eğitim aracı olarak görmüşlerdir.
    * İkinci dönemin sanatçıları da tiyatroyu eğlence olarak görmüşler; ancak onların tiyatroları oynanmak için değil okunmak için yazılmışlardır.

    TANZİMAT SANATÇILARI

  • Tanzimat edebiyatı sanatçılarının  halkı eğitmek ve bilinçlendirmek gibi ortak bir amaçları vardır
2.etkinlik
 
tablo cevabı

siyasi yapısıyla ilgili özellikler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir