11. Sınıf Lider Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 78

Sevgili ziyaretçilerimiz 11. Sınıf Lider yayınları Türk Edebiyatı ders kitabının bütün sayfalarının cevapları sayfamızda yer almaya devam ediyor. Dil bilimi genel olarak dil denen gerçeği ele alan dillerin doğuşunu evrimini gelişmesini, yeryüzüne yayılışını ve aralarındaki ilişkileri ses biçim anlam sözdizimi yönlerinden inceleyen bilimdir. Birçok bilim dalının ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olan Aradığınız kitabın ilgili sayfasının çözümleri aşağıda yer almaktadır. Eğer doğru sayfayı görmüyorsanız muhtemelen çözümü henüz yapılmamıştır. Fakat Türkçe dersi nasıl çalışılır öğrendiğiniz takdirde artık derste zorluk çekmeden öğrenecek ve sorularda takılı kalmayacaksınız. Hem bireysel çalışma hem de ders ortamında dersi iyi kavrama Türkçe Dersini kısa süre içerisinde en iyi şekilde anlamanıza da yardımcı olacaktır. Türkçe dersinde konular işlenmeye başlanırken ilk öncellikle karmaşık konulardan değil basit konulardan yola çıkılması gerekmektedir.

Sizler için diğer tüm sayfaları hızlıca sayfamıza eklemek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Eğer ilgili sayfanın cevaplarını göremiyorsanız bu sayfa muhtemelen çözülmemiştir. Bu durumda kısa bir süre sonra sitemizi yeniden ziyaret ediniz. Öğrencilerimize tavsiyemiz buradaki cevapları kitaplarına geçirmeden önce kendiniz yapıp burayı sadece kontrol amaçlı kullanmanızdır. Herkese okullarında başarılar diliyoruz.

Sayfanın Cevapları:

SAYFA 78
3.ÜNİTE
SERVETİFÜNUN EDEBİYATININ OLUŞUMU
HAZIRLIK
◆ “Serveti fü nun”teriminin anlamını , aynı adla çıkan derginin kim tarafından , ne zaman çıkarıldığını ve serveti fünun dergisinin önemini araştırınız.

CEVABI:

ervet-i Fünun “fenlerin serveti (bilimlerin hazinesi, zenginliği) anlamına gelmektedir.Edebiyat-ı Cedide yeni edebiyat demektir.
Servet-i Fünun dergisi 27 Mart 1891’de yayın hayatına başlamıştır.Aslında bu derginin çıkarılması Ahmet İhsan Tokgöz’ün D.Nikolaidi’in “Servet” adlı gazetesinde işe başlamasıyla gerçekleşmiştir.Servet-i Fünun Nikolaidis’in Servet adlı gazetesine ek olarak haftada bir çıkarılmasına – fen ve teknoloji konularını ele alması- koşuluyla izin verilen bir dergidir.Tevfik Fikret’in Recaizade Ekrem tarafından bu derginin yazı işleri müdürlüğüne getirilmesiyle yayın çizgisini değiştirmiş, edebiyat ve sanat dergisi olmuştur.Dönemin genç sanatçıları bu dergi etrafında toplanmıştır.

◆ Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin , Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf gibi Serveti fünun edebiyatının önde gelen isimlerinin eğitim durumları , yaşama biçimleri ve edebiyat anlayışları hakkında bir araştırma yapınız.

  • TEVFİK FİKRET
  • TEVFİK FİKRET (1861— 1915) 
    • Servet-i Fünun edebiyatının en önemli şairidir.
    • —Önceleri sanat için sanat, sonraları toplum için sanat anlayışını savunmuş ve buna uygun eserler vermiştir.
    •  Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir. Bu şiirlerinin ana teması “hürriyet” ve “medeniyet”tir.1901’den sonraysa yöneldiği toplumsalcı nitelikteki şiirlerini topladı.
    •  Toplumsal ve siyasal ortamı Han-ı Yağma, 95’e Doğru, Balıkçılar, Haluk’un Bayramı, Tarih-i Kadim, Promete, Sis gibi şiirleriyle eleştirmiştir.
    • SİS (şiirin tahlili için tıklayınız) şiirinde İstanbul’a nefretini dile getirmiştir.
    • Karamsarlığı ve iç dünyasındaki çalkantıları şiirlerinde öne çıkmıştır.
    •  Serbest müstezatı şiirlerinde başarıyla kullanmıştır.
    •  Aruzla Türkçeyi, şiirle düz yazıyı başarıyla kaynaştırmayı bilmiştir
    • Beyit ve mısra bütünlüğünü kırmış, anlamı birkaç dizeye yaymıştır.
    • Nazmı nesre başarıyla yaklaştırmış, manzum hikayeler yazmıştır.
    • Şiirlerinde noktalama işaretlerine, biçimsel mükemmelliğe, tasvire önem vermiştir.
    • “Yağmur” şiirinde olduğu gibi şiirin içeriğine uygun aruz kalıplarını seçmiş ve kullanmıştır.
    • Şiirlerinde parnasizmden etkilenmiştir.
    ESERLERİ
    Rübab-ı Şikeste (1900-1984)
    Haluk’un Defteri (1911-1984)
    Rübabın Cevabı (1911-1945)
    Şermin (1914-1983)
    Tarih-i Kadim (1905)
    Son Şiirler (1952. Yay. Haz. Cevdet Kudret)
  • RECAİZADE
    • Tanzimat ikinci dönem sanatçılarından Recaizade Mahmut Ekrem; şiir, roman, tiyatro, hikaye ve eleştiri türünde eserler vermiş, dönemin genç kuşaklarına örnek olmuş bir sanatçıdır.
    • Döneminde “üstad” olarak tanınır.
    •  Bu dönemde eski edebiyat taraftarlarıyla, özellikle Muallim Naci ile, kalem mücadelesi yapan öncü sanatçılardandır. Yeni edebiyatı savunanların hocası olmuştur.
    • Servet-i Fünun dergisinin başına Tevfik Fikret’i getirerek Edebiyat-ı Cedide hareketinin hazırlayıcısı olmuştur.
    • Tevfik Fikret’in akıl hocasıdır.
    •  Şiirleri sanat bakımından pek güçlü olmayan sanatçı, sanat için sanat ilkesiyle yazmış, kulak için kafiye görüşünü ilk kez ortaya atarak bu konuda büyük bir tartışma başlatmış; göz için kafiye anlayışında olan Muallim Naci ile büyük bir tartışmaya girmiştir.
    • Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de olmakla birlikte, aruza bağlı kalmıştır.
    • Güzel olan her şeyin şiir olabileceği fikrinin savunucusudur.
    •  Batı edebiyatı nazım şekillerini başarıyla kullanmıştır.
    •  Şiirlerinde hüzün ve acı vardır. Piraye, Emced, Nijad adlı çocuklarının ölümünü görmüş olması ona içli ve acı dolu şiirler yazdırmıştır. Hüzünlü duygular, ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, solgun güller, romantik güzellikler şiirlerinde işlediği konulardandır.
    • Bütün yapıtlarında sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.
    • Düzyazı alanındaki en önemli eseri, edebiyatımızın Batılı anlamdaki ilk realist romanı sayılan Araba Sevdası’dır. Bu eserde, yanlış ve bilinçsizce Batıyı takip etmeye çalışan Bihruz Beyin ne hallere düştüğü anlatılır. Realist çizgilerle ve ince bir mizahla bilinçsiz şekilde Batılı olmaya çalışan insanlar bu eserde göz önüne serilir.
    •  Şiirlerinde romantizmin, tiyatrolarında klasisizmin etkileri,roman ve öykülerinde realizmin etkisi görülür.
    Eserleri
    • Şiir: Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebâb, Zemzeme I-II-III, Tefekkür, Pejmürde, Nijad Ekrem, Nefrin.
    • Roman: Araba Sevdası.
    • Öykü: Saime, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi, Şemsa.
    • Oyun: Afife Anjelik (İlk romantik dram), Atala Yahut Amerikan Vahşileri, Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç, Çok Bilen Çok Yanılır.
    • Ders Kitabı: Talim-i Edebiyat,
    • Eleştiri: Takdir-i Elhan, Zemzeme III Mukaddimesi.
    • Biyografi: Kudemaden Birkaç Şair Takrizat.
    Recaizade Mahmut Ekrem Eser Özetleri
    Araba Sevdası: Türk edebiyatının ilk realist romanı sayılan bu yapıtta, Batılılaşmayı gereği gibi kavrayamayıp hazmedemeyen ve Avrupa uygarlığının süs, giyiniş gibi yalnız dış yanını görüp taklit eden kimselerin toplum içindeki gülünç durumları gösterilmeye çalışılmıştır. Nazlı büyütülmüş, üstünkörü bir öğrenim görmüş Bihruz Bey, bir Osmanlı paşasının oğludur. Babası ölünce Bihruz’la cahil ve saf annesine büyük bir miras kalır. Yirmi dört yaşlarındaki Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak kendini gezmeye, eğlenceye kaptırır. Alafranga giyinmek; terziler, garsonlar ve ayakkabıcılar arasında yarım yamalak öğrendiği Fransızca sözcükleri kullanmak onun başlıca meraklarıdır. Kısaca, Bihruz Bey, “Batılılaşma”yı yanlış anlamış bir “züppe” tipidir. Bihruz Bey bir gün, İstanbul’un o zamanki gezinti yerlerinden Çamlıca Tepesi’nde genç ve güzel bir kadın görür. Hayalinde onu kibar bir aile kızı olarak tasarlar. Ona sırılsıklam âşık olmuştur. Ertesi hafta yine oraya gider ve bin bir özenle yazdığı mektubu onun arabasına atar. Fakat bir daha onu hiç göremez. Yemeden içmeden kesilir, yataklara düşer. İşini, annesini ihmal eder. Bihruz Bey, bir daha göremediği Periveş adındaki kadının aşkıyla yanarken dalkavuk ve yalancı arkadaşı Keşfi Bey, Bihruz’a Periveş’in öldüğünü söyler. Âşık Bihruz, şimdi Periveş’in hiç değilse mezarını bulma sevdasındadır. İstanbul’un bir başka eğlence yeri Şehzadebaşı’nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş’e çok benzeyen bir kadına rastlar; onu Periveş’in ablası zanneder; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz Bey’in ahmaklığını anlayan Periveş, ona aradığı kadının kendisi olduğunu söyler. Hayalinde yücelttiği sevgilisinin bir sokak kadını olduğunu anlayan Bihruz Bey, büyük bir hayal kırıklığına daha uğrar.
    Atala: (Amerika Vahşileri) adlı eseri, Fransız romantiklerinden Chateaubriand’ın aynı adlı romanının tiyatroya uyarlanmış biçimidir. Türk edebiyatında romandan tiyatroya çevrilen ilk eserdir.
    Talim-i Edebiyat: Edebiyat ile ilgili teorik bilgilerin verildiği bir ders kitabıdır. Günümüzdeki ders kitaplarının temeli Talim-i Edebiyat’a dayanır.
    Kafiye Tartışması
    Göz için kafiye, Divan edebiyatında kullanılan Arap alfabesinden kaynaklanan bir anlayıştır. Arap alfabesinde aynı ses, birkaç farklı harfle ifade edilmekteydi. Örneğin Türkçedeki “s” harfi Arap alfabesindeki üç ayrı harfle karşılanmaktaydı. Divan sanatçısı açısından kulak için aynı olan “s” harfinin göz için de aynı olması ve aynı harfin kullanılması gerekiyordu. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem buna karşı çıkmış ve kafiyenin kulak için olduğunu söylemiştir.
  • HALİT ZİYA 
    • Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları yazan sanatçı olarak kabul edilir.
    • Servet-i Fünun döneminde roman ve hikâye türünün en önemli ismidir.
    •  Eserlerinde realizm akımının etkisi görülür. En ünlü öykülerinden biri olan Kar Yağarken öyküsünde anlattığı ‘realizm’ bunun bir örneğidir.
    •  Dili süslü, sanatlı ve ağırdır. Ancak yine de dili başarıyla kullanır. Alışılmıştan farklı bir cümle düzeni vardır.
    • Romanlarında aydın kişileri anlatır. Romanları, cumhuriyet dönemimde sadeleştirilebilmiştir
    •  “Mai ve Siyah” romanındaki Ahmet Cemil karakteri Servet-i Fünun sanatçısını temsil eder.
    • Ruh tahlillerine önem verir. Kahramanları yaşadıkları çevreye uygun olarak anlatır.
    • Romanlarında yalnız İstanbul’u anlatan sanatçı, hikâyelerinde Anadolu ve köy hayatına, kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır.
    • Atatürk’ün eşi Latife Uşşaki’nin amcasıdır…
    ROMAN:
    Nemide (1889)
    Bir Ölünün Defteri (1890)
    Ferdi ve Şürekası (1894-1985)
    MAİ VE SİYAH (AYRINTILI TAHLİLİ) (1895-1988)
    Aşk-ı Memnu (1925-1987)
    Kırık Hayatlar(1924-1989)
    Sefile (1886)
    ÖYKÜ:
    Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası (1889)
    Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889)
    Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896)
    Bir Yazın Tarihi (1898-1988)
    Solgun Demet (1901)
    Sepette Bulunmuş (1920)
    Bir Hikâye-i Sevda (1922-1987)
    Hepsinden Acı (1934-1984)
    Onu Beklerken (1935-1940)
    Aşka Dair (1935-1986)
    İhtiyar Dost (1939)
    Kadın Pençesi (1039-1987)
    İzmir Hikâyeleri (1950)
    ANILAR:
    Kırk Yıl (1936-1969)
    Bir Acı Hikaye (1942)
    Saray ve Ötesi (1942-1981)
    DENEME:
    Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885)
    Hikaye ve Temaşa (1889)
    Yunan Edebiyatı (1912)
    Latin Edebiyatı (1912)
    Alman Tarihi Edebiyatı (1912)
    Fransız Tarihi Edebiyatı (1912)
    Sanata Dair (1938-1955)
    OYUN:
    Kabus (1959)
  • MEHMET RAUF 

  • Mehmet Rauf’ un Edebi Yönü:

    1. Mehmet Rauf, Servet-i Fünun romanının Halit Ziya’dan sonraki en önemli temsilcisidir.
    2. Roman, öykü, tiyatro, mensur şiir türlerinde eser veren sanatçı, halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır.
    3. Eserlerinde romantik duygular, hayaller, hüzünler, karamsarlık, aşk gibi konuları işlemiş; sosyal yaşama pek yer vermemiştir.
    4. Mehmet rauf’un süslü, şiirsel bir anlatımı vardır. Dili ve üslubu çağdaşlarına göre daha sade ve abartısızdır.
    5. realizmin ve natüralizmin izleri eserlerinde çokça görülse de aşk ve sevgi temalarını işlediği için romantizmin etkisi daha belirgindir.
    6. Psikolojik tahlillere büyük önem verir, ruh tahlillerinde oldukça başarılıdır.
    7. Edebiyatımızın ilk psikolojik romanı kabul edilen Eylül onun romanıdır. Dil örgüsü bakımından zayıf olan eser, psikolojik konulardaki derinliğiyle önemlidir.Yasak bir aşkı konu alan Eylül’de, Suat Hanım ile Süreyya Bey mesut bir çifttir. Bunların aile dostu olan Necip ile Suat Hanım arasında birr yasak ilişki başlar…

    Eserleri:
    Roman:

    • EYLÜL (ayrıntlı inceleme)
    • Ferda-i Garam
    • Karanfil ve Yasemin
    • Genç Kız kalbi
    • Son Yıldız

    Hikaye:

    • İntizar
    • Aşıkâne
    • Son Emel
    • Hanımlar Arasında

    Mensur Şiir:
    Siyah İnciler

    Oyun:

    • Pençe
    • Cidal
    • Sansar
  • EĞİTİM DURUMLARI , YAŞAMA BİÇİMLERİ
  • Serveti Fünun Edebiyatının Önde Gelen Yazarlarının Eğitim Durumları İle Yetişme Tarzları 
    1. Servet-i Fünun yazarlarının hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir; birkaç dil bilirler.2. Servet-i Fünuncular, Batı edebiyatını – özellikle de Fransız edebiyatını – yakından izlemiş, anlamışlardır.

    3. Hepsinin eserlerinde Fransız edebiyatının ve Batılı akımların etkileri görülür.

    4. Divan edebiyatını – aruz ölçüsü dışında – tamamen reddetmişlerdir. Doğu kültürünü iyi bilmezler ve Divan şiirinden hoşlanmazlar.

    5. “Sanat için sanat” görüşüyle yazmışlar; bireysel sorunlarını dile getirmişlerdir.

    6. II. Abdülhamit’ten ve dönemin siyasal koşullarından nefret ederler.
    Bu dönemde yasayan yazarlar ve sairler genelde batıya yönelik yasamışlardır batıya özenmişlerdir. Fransız edebiyatına bağlı kalmakla birlikte yasamlarını son derece geliştirmişler ve herçesit müzik dinmeye başlamışlar ve batıya gidip tahsillerini ilerletmişler.

◆ Tanzimat sonrası Türk edebiyatında  Re ca iza de Mahmut Ekrem ve Muallim Naci’nin tesil ettiği edebiyat anlayışının özellikleri hakkında bir araştırma yapınız

SORUNUN CEVABI

SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.
Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem’in yönlendirmesiyle “Servet-i Fünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit’in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit’in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit’ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.

1. Etkinlik: 3 gruba ayrılınız
Aşağıdaa liste hâlinde sunulan araştırma konuşarından birini seçerek hakkında grupça araştırma yapınız  Elde ettiğiniz bilgileri bir sunum hâline getiriniz.
◆ Tanzimat sonrası Türk edebiyatında yenileşmeyi savunanların önde gelen isimlerinden Recaizade Mah mut Ek rem’in temsil ettiği edebiyat anlayışlarının özellikleri hakkında bir araştırma yapınız.
CEVABI

SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.
Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem’in yönlendirmesiyle “Servet-i Fünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit’in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit’in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit’ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.

◆ Tanzimat sonrası Türk edebiyatında  eski ile yeni arasında bir yol izleyen Muallim Naci’nin temsil ettiği edebiyat anlayışlarının özellikleri hakkında bir araştırma ya p› n›z.

 CEVABI

SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.
Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem’in yönlendirmesiyle “Servet-i Fünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit’in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit’in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit’ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.

◆  Tanzimat sonrası Türk edebiyatında eskiyi (geleneği) savunan Hacı İbrahim efendinin temsil ettiği edebiyat anlayışlarının özellikleri hakkında bir araştırma yapınız.

CEVABI

SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDEKİ eğilimleri şu şekilde açıklayabiliriz:
a. Yeniyi Savunanlar: Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem ve onun etrafında bir araya gelenler, yani Servet-i Fünun sanatçıları yeniyi savunanları temsil etmektedirler.
b. Orta Yolu Savunanlar (Ilımlılar): Ilımlıların başında Muallim Naci yer almıştır. Muallim Naci, divan şiirine (eski edebiyata) karşı “ılımlı” yaklaşmıştır; Batı edebiyatının etkisiyle gelişen yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte gerçekleşmesi gerektiğine inanmıştır. Muallim Naci, eski edebiyatın tamamen atılmasına karşı çıkarak iyi yönlerinin korunması gerektiğini ileri sürmüş ve yeni edebiyatla bir sentez oluşturma yolu aramıştır.
Eskiyi tamamen reddetmeyen, Batı’yı da olduğu gibi taklide kalkmayan bu gruba “orta görüşte olanlar (ılımlılar)” denmiştir. Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim gibi sanatçılar bu gruba dâhil edilir.
c. Eskiyi (Divan Edebiyatı Geleneğini) Savunanlar: Hacı İbrahim Efendi ve grubu, eski edebiyatın kesin savunuculuğunu yapmışlardır.
Eski edebiyatı savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşama biçimini sürdürmüşler; yeniyi savunanlar ise Batılı yaşama biçimini benimsemişlerdir.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN SANATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Yeniyi savunanlar ; yani Servet-i Fünun sanatçıları Recâizade Ekrem’in yönlendirmesiyle “Servet-i Fünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları ortalama 25 olan bu genç sanatçılar başta Fransızca olmak üzere çocuk yaşlarda Batı dillerini öğrenmiş ve Batılı eserlerini orijinallerinden okumuşlardır.
  • Hemen hepsi Tanzimat döneminde açılan yabancı okullarda öğrenim görmüş, Batı kültürüyle yetişmişlerdir.
  • II.Abdulhamit’in baskıcı  yönetimi bu sanatçıların içlerine kapanmalarına ve sadece kendi ıstıraplarını karamsar bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur.
  • Bu koşullardan dolayı sanatta estetik ve zevki ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuşlardır.
  • Servet-i Fünun sanatçıları 2.Abdulhamit’in uyguladığı baskıcı yönetiminden çok etkilenerek 2.Abdulhamit’ten nefret ederler.
  • Bu bunalımlardan kurtulmak gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak istemişlerdir.
  • Tanzimat sanatçıları sosyal konumları bakımından yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesimiyle yakından ilişkili içinde bulunmuşlardır.Servet-i Fünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sanatçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır.

◆ Hatıra yazılarının edebi dönemleri  ve edebî akımları anlamada nasıl bir fayda sağlaya ca ğını açıklayınız.

CEVABI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir