6. Sınıf MEB Türkçe Çalışma Kitabı Sayfa 106

İlköğretim 6. Sınıf öğrencilerinin bu yıl okudukları Türkçe Çalışma Kitabının MEB yayınları için cevapları bu sayfaya izler için ekledik. Ayrıca, çok yavaş yazdığınızda beyninizin çalışma hızı ile yazma hızınız arasındaki sürede boşluk meydana geldiği için bu sürede zihnin başka konulara kayması ve konsantrasyonun bozulması sorunu yaşanır.

Sayfaların cevapları çözüldükçe içeriklerimizi güncelliyoruz yani bugün bakıp da göremediğiniz sayfa yarın eklenmiş olabilir. Öğrencilerimize tavsiyemiz buradaki cevapları kitaplarına geçirmeden önce kendiniz yapıp burayı sadece kontrol amaçlı kullanmanızdır. İyi dersler…

Sayfanın Cevapları:

6. sınıf MEB Yayınları Türkçe çalışma kitabı cevapları, sayfa 104-105-106-107-108-109, Çayda Çıra metni etkinlik cevaplarını içerikte bulabilirsiniz.

1. ETKİNLİK

 a) 

Okuduğunuz metinde geçen kelimelerin bazı ünsüz harfleri verilmiştir. Kelimelerin bulunması ve anlamları:

[Ç] [A] [Y] Anlamı: Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu

[C] [Ü] [M] [B] [Ü] [Ş] Anlamı: Eğlence

[Z] [İ] [F] [İ] [R] [İAnlamı: Çok koyu

[S] [E] [R] [V] [İAnlamı: Servigillerden, Akdeniz bölgesinde çok yetişen, kışın yapraklarını dökmeyen, 25 metre boyunda, ince, uzun, piramit biçiminde, çok koyu yeşil yapraklı bir ağaç, andız, selvi, servi ağacı

[Ç] [I] [R] [AAnlamı: Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü

[M] [E] [Ş] [A] [L] [EAnlamı: Ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan değnek

[K] [E] [K] [L] [İ] [K] Anlamı: Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş


⇒ Çayda Çıra Metni Cevapları Sayfa 105 ⇐

 b) 

Deyimlerin anlamları:

Kötüye yormak: Bir olaydan veya rüyadan gelecekte kötü bir şeyler olacağına ilişkin bir anlam çıkarmak

Dizlerinin bağı çözülmek: Korkudan, heyecandan, yorgunluktan ayakta duramayacak hâle gelmek

Aydınlığa boğmak: Her yeri aydınlık yapmak, apaydın olmak

Öne düşmek: Önderlik ya da kılavuzluk etmek.

2. ETKİNLİK

Siz de aşağıda verilen altı çizili kelimelerin hangi anlamda (gerçek / yan) kullanıldığını noktalı yerlere yazınız.

• Yolda ayakkabımın topuğu kırılınca hemen ayakkabıcıya girdim. (yan)
• Topuğundaki nasır onu rahatsız ediyordu. (gerçek)
• Burun ameliyatı olunca bir hafta sargılı gezdim. (gerçek)
• Geminin burnu iskeleye döndü. (yan)
• Rüzgâr çıkınca balkondaki çamaşırlar uçtu. (yan)
• Serçeler gökyüzünde dans ederek uçuyordu. (gerçek)
• Masanın ayağını sen mi kırdın? (yan)
• Sabırsızlanınca hep ayağını sallıyor. (gerçek)


⇒ Çayda Çıra Metni Cevapları Sayfa 106 ⇐

3. ETKİNLİK

Kerem: Öğretmenimiz bugün derste bazı arkadaşları görevlendirdi.
Zehra: Yaa!.. Hangi konuda?
Kerem: Anadolu’da el sanatları konusunu araştırmamızı istedi. Sepetçilik konusunu ben (1) aldım.
Zehra: Keşke ben (2) de olsaydım sınıfta bugün.
Kerem: Üzülme, öğretmen sana (3) da bir konu verdi. Çömlek yapımını araştıracaksın.
Zehra: Yaşasın! Bizim (4) hemen kütüphaneye gidip araştırma yapmamız gerekiyor. Başka kimler görev aldı Kerem?
Kerem: Fatih, Neslişah, Kemal ve Özgür. Onlar (5) çalışmalara başladılar bile. Fatih’in dedesi köyde tahta kaşık yapıyormuş. Onun (6) bize göre bu ödevde büyük avantajı var.
Zehra: Ne güzel! Böyle bir işle uğraşıyorsa belki o, (7) bize (8) de yardım edebilir. Bu ödevde kendime (9) güveniyorum. Haydi vakit kaybetmeden başlayalım.

Yukarda altı çizili kelimelerin cümlede hangi kişi ya da kişilerin yerine kullanıldığını noktalı yerlere yazınız.

(1) ben → Kerem
(2) ben → Zehra
(3) sana → Zehra
(4) bizim → Kerem ve Zehra
(5) onlar → Fatih, Neslihan, Kemal ve Özgür
(6) onun → Fatih
(7) o → Fatih’in dedesi
(8) bize → Kerem ve Zehra
(9) kendime → Zehra


⇒ Çayda Çıra Metni Cevapları Sayfa 107 ⇐

4. ETKİNLİK

 a) 

Çayda Çıra metninin özeti:

Eski çağlarda Elazığ’ın Hörsenk çayı kıyısındaki köyün ağası oğlunu yakın köylerden istediği bir kızla nişanlamış.

Düğün günü Hörsenk çayının kıyısına toplanmışlar. Düğün esnasında ay tutulması olunca her yer zifiri karanlığa bürünmüş. Ağa ve Pembe Hatun duruma üzülmüşler. Düşünüp taşındıktan sonra Pembe Hatun köyün gençleri ile beraber konağa gidip ne kadar çıra varsa toplayıp yakarak, çıra meşaleleri oluşturmuşlar.

Böylece düğün devam edebilmiş. Çıraların yanıp sönmesi hoş görüntüler ortaya çıkarmış. Köylüler de bu duruma türkü yakmışlar. O günden sonra her kına gecesinde, bu türkü söylenerek oyunlar oynanmış ve gelenek haline gelmiş.

 b) 

Metnin başlığı ve içeriği birbiriyle uygundur. Çünkü metinde Çayda Çıra türküsünün hikayesi anlatılmaktadır.

Başlığım: Çıralı Düğün

Başlığım: Ağanın Aydınlık Düğünü


⇒ Çayda Çıra Metni Cevapları Sayfa 108 ⇐

5. ETKİNLİK

Aşağıda verilen soru kelimelerini kullanarak “Çayda Çıra” metninin içeriğiyle ilgili altı soru oluşturunuz.

1. Soru: (Ne?) Düğünde ne çalınmış?
Cevap:Davullar zurnalar.
2. Soru: (Nerede?) Düğün nerede yapılmış?
Cevap: Elazığ’ın Hörsenk çayının kıyısında
3. Soru: (Ne zaman?) Ortalık ne zaman zifiri karanlığa bürünmüş?
Cevap: Ay tutulması olunca
4. Soru: (Nasıl?) Ortalık kararınca nasıl bir çözüm bulunmuş?
Cevap: Ne kara çıra varsa yakılarak ortalık aydınlatılmış.
5. Soru: (Niçin?) Pembe Hatun’un niçin dizlerinin bağı çözülmüş?
Cevap: Düğün birden karardığı için.
6. Soru: (Kim/Kimler?) Pembe Hatun ile birlikte konağa kimler gitmiş?
Cevap: Delikanlılar, servi boylu kızlar.

6. ETKİNLİK

Aşağıda verilen özelliklerden okuduğunuz metne ait olanları işaretleyip metnin türünü bulunuz.

[] 1. Okuduğunuz metin kısadır ve bir halk anlatısıdır.
[   ] 2. Metin okuyucuya bir fikri inandırmak ve ispatlamak için yazılmıştır.
[] 3. Metinde gerçeklik objektif (tarafsız) değildir. Yani gerçeklik inanana bağlıdır.
[] 4. Metinde çok nadir olarak kalıplaşmış ifadeler kullanılmıştır. Bu yönüyle masallardan farklıdır.
[] 5. Metinde olağanüstü olaylar anlatılmıştır.

Metnin türü: Efsane


⇒ Çayda Çıra Metni Cevapları Sayfa 109 ⇐

7. ETKİNLİK

Aşağıda giriş bölümü verilen efsanenin gelişme ve sonuç bölümlerini siz tamamlayınız. Yazınıza uygun bir başlık belirleyiniz.

Not: Aşağıda efsanenin orjinal hali verilmiştir. Yazınızı yazdıktan sonra orjinali ile karşılaştırabilirsiniz.

HASAN BOĞULDU EFSANESİ

Balıkesir Edremit Kazdağlarında geçiyor. Edremit pazarı Çarşamba günleri kurulur. Yörenin tüm köylüleri Çarşamba günleri Edremit’e gelir malını satar, ihtiyacını alır. Kazdağı’nın 1500 m. yüksekliğinde, Sarıkız zirvesinin eteğinde kıl çadırlardan kurulu yüksek obanın güzel kızı Emine de bir Çarşamba günü Edremit pazarına iner ve Zeytinli Köyü’nün yakışıklı delikanlısı Hasan ile gözgöze gelir.İki genç birbirine sevdalanır ve her Çarşamba günü buluşurlar. Emine, beş saatlik yoldan getirdiği sütü, peyniri, balı Hasan’a verir,  Hasan’dan ihtiyacı olan sebzeyi alır. Pazar dönüşü birlikte Zeytinli Köyü’ne kadar yürürler, Emine oradan ayrılır ve daha dört saat sürecek olan zahmetli dağ yolundan obasına döner.

Gençler evlenmeye karar verirler. Emine’nin ailesi  Hasan’ın içgüveysi olarak obaya gitmesini ister. Hasan’ı babasız büyüten annesi oğlunun aşkı uğruna yalnız kalmaya razıdır. Emine’nin ailesi ise bu evliliğe karşı çıkar. Oba yörük obasıdır Emine de yörük kızı. Aile, Hasan’ın zor doğa şartlarına dayanayıp dayanamayacağını sınamaya karar verirler. İmtihan başarılı olursa Emine’yi istemiş olan obanın gençleri de yiğitlik gösteren Hasan’ı kabulleneceklerdir. Hasan annesi ile helalleşir, anlaşma gereği 40 okka (yaklaşık 60 kilo) tuz dolu çuvalı sırtlanır ve Emine ile obaya doğru yola çıkarlar. Önlerinde dört saatlik zorlu bir dağ yolu vardır.

Bir saat sonra Beyoba Köyü’ne varırlar. Tuz Hasan’ın sırtını yakmaya başlar. İkinci saatte Sutüven şelalesine varırlar. Yol dere içinde kaybolmuş, taştan taşa atlamak Hasan’ı yormuştur. Hasan’ın dizleri titremeye başlar. Gökbüvet’e geldiklerinde Hasan’ın gücü biter ve yere düşer. Emine çaresiz Hasan’ı yüreklendirmeye çalışır, ancak Hasan ayağa kalkamaz. Emine’ye yalvarır, başka yerlere kaçmayı teklif eder. Emine ise katıdır, ailesine ve obasına söz vermiştir. Hasan’ın yakarışlarına yanıt vermez ve çuvalı sırtlayarak obanın yolunu tutar. Hasan ise ardından “beni bırakma, senin köyüne gelemiyorum, köyüme de dönemem” diye acı acı haykırır. Emine derenin uğultusuna karşın Hasan’ın umutsuz çığlıklarını hep duyar. Obaya vardığında çok pişman olur ve geri dönmek ister. Ancak ailesi gece vakti onu ormana bırakmaz. 

Sabahın ilk ışıkları ile Emine, doğru Gökbüvet’e koşar ama Hasan yoktur. Annesine gider, Edremit’e koşar ancak kimse Hasan’ı görmemiştir. Bir daha obasına dönmeyen Emine kulaklarında Hasan’ın onu çağıran sesiyle dere boyunca mecnun gibi dolaşır durur. Günler sonra Hasan’a hediye ettiği atkıyı Gökbüvet’in çılgın suları içinde farkeder. “Yanına geliyorum Hasan” diyerek bu çevre ile kendini ulu çınara asar. O gün bugün Gökbüvet’in adı Hasanboğuldu, dallarını büvetin suları içine sallandıran çınarın adı da Emine Çınarı olur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir