Güney Marmara’da Sıcaklıklar Artıyor

Son yıllarda küresel ısınma, doğanın katledilmesi gibi çeşitli sebeplerden dolayı havanın hangi gün nasıl olacağını tahmin edebilmekte hayli zorlaştı. Geçtiğimiz Şubat ayında yaşanan sıcak havalar, kış ortasında daha önce görülmemiş olduğundan tüm vatandaşı şaşırtmıştı. Neyse ki havalar normale döndü ve bahar aylarında tüm Türkiye baharı ve baharın güzelliklerini yaşayabiliyor. Yapılan açıklamalara göre birkaç gündür yağışın hakim olduğu Güney Marmara bölgesinde hafta ortasından itibaren hava sıcaklıkları da artacak. Sıcaklıkların hafta ortasından itibaren yaklaşık 10 derece kadar artacağı tahmin ediliyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre Güney Marmara’daki yağışlı havanın 12-12 Nisan tarihlerinde bölgeyi terk etmesi beklenirken yağışların gitmesiyle birlikte 10 dereceye varan sıcaklık artışları bekleniyor.

Bursa’nın 12-13 Nisan tarihlerinde hafif sağanak yağışlı olacağı, bu günlerde sıcaklığın 19 derece olacağı tahmin ediliyor. Yağışların ardından Bursa’da sıcaklıkların çarşamba günü 23, perşembe günü yükselerek 28, cuma günü ise 24 derece olarak ölçülmesi bekleniyor.

Balıkesir’de de yağışlı günlerde sıcaklığın 18 derece civarında olması beklenirken yağışların bittiği çarşamba gününden itibaren sıcaklığın 25-27 derece civarında olması bekleniyor.

Çanakkale için ise sıcaklık değerlerinin pazartesi ve salı günleri için 17 derece olması bekleniyor. Bununla birlikte pazartesi ve salı güleri Çanakkale’de de yağış hakim olacak. İl genelinde yağışların salı günü kesilmesi, yağışlarının kesilmesinin ardından da sıcaklığın cuma gününe kadar 25 derece olarak ölçülmesi öngörülüyor.

Yalova’da haftayı sağanak yağış ile karşılayacak olsa da çarşamba gününden itibaren yağışların gitmesi ile birlikte 21 24 dereceye varan sıcaklıklara ulaşacak.

 

Çamlıca Camii Hizmete Giriyor

Cumhuriyet tarihinin en büyük camisi olacak Çamlıca Camii inşaatının dev kubbesinin üzeri kapatıldı. 50 bin kişi kapasiteli camide ilk namaz 1 Temmuz Cuma günü Kadir Gecesi’nde kılınacak

6 Ağustos 2013 tarihinde temelleri atılan ve yaklaşık 125 bin metrekare alanda yapımı devam eden Çamlıca Camii inşaatında sona yaklaşıldı.

İnşaatın önemli bir adımı olan kubbenin yapımı ise hızla sürüyor.

Bittiğinde 72 metre yüksekliği ve 35 metrelik çapı olacak dev kubbenin üzeri kapatıldı.

Cami kompleksinin tamamında irili ufaklı toplam 70 kubbe bulunacağı belirtildi. Öte yandan caminin bulunduğu bölüme geliş gidişi sağlayacak Çamlıca Tünel inşaatlarının da yapımının hızla sürdüğü öğrenildi.

İstanbul Cami ve Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ergin Külünk, “Burada sadece bir cami inşaatı değil, konferans salonları, sanat atölyeleri ile dev bir kompleks yapıyoruz.

2016 yılının Kadir Gecesi’nde söz verdiğimiz gibi bir iftar verip ilk namazımızı kılacağız” dedi.

50 BİN KİŞİ KAPASİTELİ

Bu yıl 1 Temmuz Cuma günü Kadir Gecesi’nde hizmete açılması planlanan cami bittiğinde Türkiye’nin en büyük cami kompleksi olacak.

50 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği şekilde planlanan 6 minareli camide 11 bin metrekare büyüklüğünde Türk İslam eserlerinin yer alacağı bir müze ile 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir sanat galerisi olacak.

Camiyi süsleyecek hat yazıları, cami süslemeleri ve mermer işçilikleri 10 ayrı atölyede hazırlanıyor

Belçika’lı Türklerden Terör Protestosu

Son zamanlarda Suriye’de yaşanan savaş sebebiyle ortaya çıkan siyasi ve otorite boşluğundan faydalanan örgütler, Suriye başta olmak üzere tüm dünyada terör estirerek insanların hayatlarını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Terör örgütleri, Türkiye’de yaptıkları eylemlerin yanı sıra Avrupa’da Belçika ve Fransa’da yaptıkları eylemlerle de Avrupa halklarını kızdırmış durumda. Bu duruma tepki olarak seslerini duyurmak isteyen Belçika’lı Türkler, teröre karşı birlik olarak bir yürüyüş düzenleyerek terörist örgütlerin faaliyetlerini protesto ettiler.

Belçika’lı Türkler, ”Gent Teröre Karşı” adını verdikleri yürüyüşte bir araya geldiler. Şehrin Meerhem Caddesi’nde başlayan yürüyüş, yaklaşık 1,5 kilometrelik bir yürüyüşün ardından şehir merkezinde bulunan belediye binasında sonlandı. Yürüyüşe teröre tepkisini göstermek isteyen yüzlerce Belçika’lı Türk katıldı. Yürüyüş esnasında grupta bulunan eylemciler Türkiye, Belçika, Azerbaycan, Pakistan bayrakları ve ”Terörü durdurun”, ”Terörün dini yoktur” yazıları bulunan pankartları taşıdılar. Yürüyüş sırasında ”Gent teröre karşı” sloganları attılar.

Etkinliği organize eden kişilerden Semih Baykal, yaptığı açıklamada Brüksel’de yaşanan terör olaylarının ardından Belçika’lı insanların terör ile İslam’ı aynı kefeye koymaya başladıklarını ifade ederek yürüyüşü bu anlayışı bozmak için düzenlediklerini ifade etti ve ”Brüksel’deki ve Paris’teki olaylara biz de üzüldük” ifadelerini kullandı.

Baykal, terörle islamın kesinlikle bir arada anılamayacağını hatırlatarak son dönemde Avrupa’da yaşanan olaylar sebebiyle 11 Eylül sonrası Amerika’daki Müslümanların yaşadıklarını yaşamaktan korktuğunu söyledi ve böyle bir yürüyüşü organize ettiklerini sözlerine ekledi.

 

 

Uyuşturucu Düşmanı ”Crazy” Görev Başında

Osmanlı Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak görev yapan Ahmet Coşkun aynı zamanda köpek eğitmeni olarak Crazy adlı narkotik köpeği uyuşturucu konusunda eğitiyor. Bu konu ile ilgili daha çok bilgiye erişmek istiyorsanız, yayımladığımız bu Uyuşturucu Düşmanı ”Crazy” Görev Başında adlı haberimiz ilginizi çekebilir.

Crazy adlı narkotik köpek, şu ana kadar görevli olduğu çok fazla narkotik operasyon kapsamında, yaklaşık olarak beş ton uyuşturucu maddenin polis memurları tarafından yakalanmasına destek sağladı.

Osmanlı Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak görev yapan Ahmet Coşkun, Crazy adını vermiş olduğu bu köpek için birçok eğitim gerçekleştiriyor. Uyuşturucu maddelere karşı olan duyarlılığın artması adına gerçekleştirdiği eğitimlerin, Crazy üzerinde olumlu etkiler yarattığını belirten Osmanlı Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak görev yapan Ahmet Coşkun, köpeğin temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, ona yürüyüş yaptırarak uyuşturucu madde arama eğitimini veriyor. Verdiği bu eğitim sayesinde ise Crazy adlı köpeğin uyuşturucu maddelere karşı olan duyarlılığının arttığı yapılan açıklamalar arasında bulunuyor.

Crazy adlı bu köpek sayesinde polis memuru olan Ahmet Coşkun’un eşinin de köpeklere karşı olan önyargısını ve korkusunu aştığı ve köpeğin artık bu ailenin bir parçası olarak kabul edildiği belirtiliyor. Ahmet Coşkun, izinli günlerinde de Crazy ile vakit geçirmekten mutluluk duyduğunu dile getirerek, kendisinin izne ayrıldığı vakitte Crazy adlı köpeğin de izne ayrılmak durumunda kaldığını sözlerine ekledi.

‘Siyasi Etik Yasa’sı vekile liman olacak’

Siyasi Etik düzenlemesini, 2005’te verdiği teklifle ilk olarak gündeme getiren isim olan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün Milliyet’in sorularını yanıtladı.

Üstün düzenlemeyi, milletvekilleriyle ilgili olması nedeniyle “daha şık olur” düşüncesiyle hükümet tasarısı yerine yasa teklifi olarak TBMM’ye sunmayı tercih ettiklerini söyledi. 
Düzenleme ile milletvekillerinin bağlı kalacağı bir metin ve müessesenin oluşturulduğunu ifade eden Üstün, “Bu siyasete bir nitelik kazandıracağı gibi aynı zamanda milletvekilini de gereksiz dedikodulardan kurtaracak. Çünkü bazen milletvekili, hakkında çıkan dedikodulardan kendisini aklayamıyor. Bu düzenleme, milletvekillerinin de sığınacağı bir liman olacak” dedi.
‘Gruplara sorumluluk’
“Ak Parti’nin reformist kimliği, sessiz devrim, reformlar devam ediyor” diyen Üstün, teklifin en kısa sürede yasalaşmasını istediklerini kaydetti. Düzenleme ile TBMM’deki siyasi parti gruplarında “etik kurul” oluşturulmasını öngördüklerini belirten Üstün, “Parti gruplarına siyasi etik konusunda biraz daha sorumluluk yükleyerek, iç denetimi öne çıkartan bir sistem kurulmasını arzuluyoruz. Milletvekili önce kendi grubunda bir değerlendirmeye tabi tutulsun, orada gerekli işlemler yapılmamışsa itiraz yoluyla ya da TBMM Başkanı’nın başkanlık edeceği Siyasi Etik Komisyonu’nda konu değerlendirilsin istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Takdir Meclis’in’
Teklifte milletvekillerinin yurtiçinde alabilecekleri hediyelere ilişkin değer sınırı ve hediyeyle ilgili usul esasları düzenleyen yönetmeliğin TBMM Başkanlığı’nca çıkarılması hükme bağlanıyor, ancak bunda bir süre öngörülmüyor. Üstün, “hediye” konusuyla ilgili sorular üzerine de, “Yönetmelikler için süre öngörmedik ama genel teamül en fazla 6 aydır. Yani yasanın ardından 6 aya kadar o yönetmelikler çıkar. Yabancı devletler ve uluslararası kuruluşlardan alınabilecek hediye konusunda da Mal Bildirimi Kanunu’ndaki kriteri baz aldık. O tutarda bugün itibarıyla 13 bin TL. 14 yıldır TBMM’deyim bu tutardaki hediyeyi ne vereni ne alanı gördüm. Ama bu tutar yüksek bulunuyorsa takdir Meclis’indir. Bu rakam indirilebilir” ifadelerini kullandı. 
Üstün, kabine üyelerinin sadece, “milletvekili sıfatıyla” yaptıkları faaliyetlerin düzenleme kapsamında olmasının gerekçesini, “Soruşturma ve Yüce Divan müesesesinin örslenmemesi için bakan sıfatıyla yapılan faaliyetleri kapsama almadık. Ayrıca her türlü idari işleri Meclis’e gelirse bakanlar da görev yapamaz duruma düşer” sözleriyle açıkladı. 
‘3 yıl yasağı önemli’
Üstün, vekillerin, TBMM üyeliklerinin sona ermesinden itibaren 3 yıl süreyle Meclis’in görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili görev ve iş alamayacaklarını, komisyonculuk, temsilcilik yapamayacaklarını belirterek, “Örneğin TBMM’de bir görev üstlenemeyecekler. TBMM’yle ilgili bir ihaleye giremeyecekler. Bu 3 yıl yasağı önemli bir adım” dedi.

Alım Gücü Zarar Verebiliyor

Her geçen gün ekonomik gücün artması sebebi ile geniş bir yelpaze sahibi olan gıda sektörü ile ilgili tüketim artış göstermekte ve bu durumdan dolayı da obez olma oranları yükselmektedir. Bu konu ile ilgili Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu bazı açıklamalarda bulundu. Bu konu hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmak istiyorsanız, sizin için derlemiş olduğumuz bu haberimizi okumaya devam etmenizi tavsiye ederiz.

 

Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, genellikle ailelerin ekonomik gücünün yükseliş gösterdiğini bu durumdan dolayı da alım gücünün arttığını söylerken, bu durumun bazı olumsuzlukları ortaya çıkardığını belirtti. Yalnızca gıda sektörü ile ilgili değil, teknolojik gelişmelerinde bu olumsuzluklarda etkili bir rolü olduğunu savunan Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, çocukların yaşamlarının gittikçe hareketsizleştiğini belirtti. Hareketsiz bir yaşamın sonucunda ise insanların birçoğunu obezitenin beklediği belirtiliyor.

İnsanların alım gücü arttıkça sadece temel ihtiyaçlar değil isteklerde karşılanıyor. Bu durumda insanlar gereksiz yiyecekleri tüketebiliyor, çok fazla teknolojik ürün satın alarak vakitlerini bu ürünler ile geçiriyor ve hareket etmeye ihtiyaç duymuyor. Fakat hareketsizlik ve fazla tüketim obezite gibi güçlü bir rahatsızlık ortaya çıkartıyor. Bu durumda da obezite her geçen gün artış göstermeye devam ediyor. Ekonomi ve teknoloji gelişiminin bu zararlı etkisi göz önünde bulundurulmalı ve gereksiz tüketimlerden kaçınarak hareketli bir yaşamı benimsememiz gerekiyor.

ABD, Menbic saldırısında Türkiye’nin yardımını istedi

ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington temaslarında terör örgütü IŞİD’e karşı Menbic’de düzenlenecek saldırıda Türkiye’nin yardımını istedi. Türk tarafı ise iki şart öne sürdü: 1- Operasyona katılacak Arap aşiretlerinin YPG’nin kontrolündeki SDG’den ayrılmaları. 2- ABD’nin Mare’de Türkiye’nin desteklediği muhalif gruplara hava desteğini arttırması.

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın Washington’da ABD Başkanı Barack Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptığı toplantıların en önemli konusu Suriye meselesinde, iki taraf arasında Menbic ve Mare bölgeleri için kıran kırana bir pazarlık yaşandığı ortaya çıktı. Hürriyet’in Türk kaynaklardan aldığı bilgiye göre müzakereler, Türkiye-Suriye sınırında IŞİD’in elinde kalan 98 km’lik son dilim üzerinde düğümlendi. Amerikalılar, bu hattın güneydoğu ucundaki Menbic’in örgütün elinden alınması için büyük bir harekata hazırlanırken, Türkiye’nin desteğini istedi. Türkler ise yardımın sağlanması için iki şart öne sürdü. Buna göre Erdoğan, Menbic operasyonuna katılacak Suriyeli Arapların, YPG’nin kontrolündeki Suriye Demokratik Güçleri’nden ayrılıp Türk güvenlik birimlerinin yürüteceği sicil taramasına girmesini, ABD’nin de 98 km’lik cebin güneybatı ucundaki Mare’de Türkiye’ye yakın gruplara daha fazla hava desteği vermesini talep etti.

YPG KONUSUNDA YUMUŞAMA YOK: Türk kaynaklar, Erdoğan’ın görüşmelerde terör örgütü saydığı YPG konusundaki endişelerini hem Biden hem de Obama’ya dile getirdiğini belirtirken, üst düzey bir yetkili “Bizim için YPG meselesi yok PKK var. YPG ve PKK aynı” diyerek Ankara’nın bu konudaki çizgisinin değişmediğini, YPG konusundaki tavırda bir yumuşama yaşanmasının söz konusu olmadığını vurguladı. Başka bir Türk yetkili, asıl şimdiye kadar YPG’yle IŞİD’e karşı yoğun bir işbirliği içinde olan Amerikan tarafının söylemlerinde bir yumuşama olduğunu savunarak görüşmelerde aşama kaydedildiğini ve Washington’daki temasların ardından şimdi toplantıların teknik seviyede Ankara’da devam edeceğini söyledi.

AŞİRETLER SDG’DEN AYRILACAK: Bir Türk yetkili, Türkiye’nin Menbic operasyonu için yardıma hazır olduğunu ama öncelikle sayıları tam olarak bilinmeyen ve YPG’nin kontrolündeki SDG komutasında savaşan Arap aşiretlerin bu şemsiyenin altından çıkmaları gerektiğini ifade etti. Şammar Aşireti gibi bölgenin önde gelen Arap gruplarının SDG’den ayrıldıklarını beyan etmelerinin ardından da, hangi grupların Türkiye üzerinden yardım alacağının belirlenmesi için bu grupların geçmiş kontrollerinin Türkiye tarafından yapılması gerektiğini söyledi.

MARE’YE HAVA DESTEĞİ ŞARTI: Yetkiliye göre Ankara’nın diğer bir şartı ise 98 km’lik IŞİD cebinin güneydoğusundaki Menbic’ten bastırırken güneybatısındaki Mare’den de örgüte karşı yoğun bir saldırıya girişilmesi ve ABD’nin burada Türkiye’nin birlikte çalıştığı, sayılarının yaklaşık 3 bin kişi olduğu belirtilen Arap ve Türkmen muhaliflere güçlü bir hava desteği sağlaması. Türk kaynaklar, ABD tarafıyla yürütülen görüşmelerin olumlu geçtiğini ve bir plan üzerinde ilerlendiğini aktarırken, bu kapsamda pazartesi günü Türkiye’ye Amerikalı askeri ve istihbarat yetkililerinden oluşan geniş bir heyetin gideceğini söylediler. Heyetlerin görüşmelere hızla başlayacağını ifade eden kaynaklar, ABD’lilerin YPG’nin Menbic’e doğru ilerlemesini de önleyeceğini belirtiyorlar.

MENBİC’TE NE OLUYOR

Türkiye-Suriye sınırında yer alan, IŞİD’in elindeki 98 km’lik hatta adını veren Menbic kentine son iki haftadır yoğun hava saldırıları düzenleniyor. Ve ABD, bu bölgede IŞİD’i havadan vururken YPG’nin de karadan Menbic’e saldırmaya hazırlandığı iddia ediliyor. Daha önce YPG’nin Fırat Nehri’nin batısına geçmesini “kırmızı çizgi” sayacağını açıklayan Ankara ise Menbic’te YPG’nin liderlik edeceği bir operasyona karşı çıkıyor.

PENTAGON VE CIA AYNI DÜŞÜNÜYOR

Bir Türk yetkili, ABD tarafının Türkiye’nin ortaya koyduğu şartlara olumlu yaklaştığını söylerken, YPG’ye desteği bilinen Pentagon ve CIA arasında da bu konuda bir ihtilaf olmadığını, ABD’nin tüm hükümet birimleriyle planı desteklemesini beklediklerini ifade etti. Türk tarafı, planın yürürlüğe girmesi halinde Afrin Kürtleri’nin son bir ay içerisinde Azez koridorundaki kazanımlarının Türkiye tarafından kabul edilebilir bir durum olup olmayacağına ilişkin bir soruya ise Türkiye’nin bu konuda henüz net karar vermediğini aktardı.

Tolga TANIŞ

Çanakkale Boğazı’nda gemi kazası

Çanakkale Boğazı’nda, araba vapuru ile yük gemisinin çarpıştığı kazada hasar oluştu.

Çanakkale Boğazı‘nda, araba vapuru ile yük gemisinin çarpıştığı kazada hasar oluştu.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Eceabat’tan Çanakkale’ye yolcu ve araç taşıyan “Ezine” adlı araba vapuru, Lübnan’dan Romanya’ya giden 88 metre uzunluğundaki Cook Adaları bayraklı “Esperanza” adlı yük gemisi ile Çanakkale İskelesi önlerinde henüz belirlenemeyen nedenle çarpıştı.

Kazada, araba vapuru ve içindeki bazı araçlarda hasar oluştu. Yük gemisinin ise balans tankının delindiği belirlendi.

Çanakkale İskelesi’ne yanaşan araba vapurundaki yolcu ve araçlar tahliye edildi.

Yük gemisi Kilye Koyu açıklarında demirletildi. Bölgede güvenlik amacıyla, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne ait “Kurtarma 4” römorkörü ile “KEGK-9” adlı hızlı tahlisiye botu bulunuyor.

Mehmet Bayer

Midilli’den Dikili’ye, Sakız’dan Çeşme’ye böyle getirilecekler

Merakla beklenen mültecilerin nasıl Türkiye’ye gönderileceği ortaya çıktı. AB ile yapılan anlaşma gereği 20 Mart’tan sonra Türkiye’den Yunan adalarına gelen mülteciler yarın Türkiye’ye geri gönderilmeye başlayacak.

Ancak 5 Yunan adasında tutulan mültecilerin bulunduğu merkezlerde 4 Nisan yaklaştıkça tansiyon da yükseldi. Sakız’da Vial’da bulunan mülteciler önceki gece dışarıya kaçıp Atina feribotlarının yanaştığı limanda eylem yaparken, Midilli’de güvenlik önlemleri daha sıkı.

Adada güvenlik önlemleri de arttırıldı. Avrupa ülkelerinden de takviye polis ekipleri geldi.

Midilli’de pazartesi başlayacak geri gönderme planı şöyle oluşturuldu: Pazartesi’den başlamak üzere her gün 250 mülteci Dikili’ye gönderilecek. Anlaşma yapılan Ayvalık’tan kiralanan Türk feribotları Jalem 100’er kişiden iki tur Turyol ise 50 kişiden tek tur yapacak.

Kapalı hızlı tekne ile gönderilecek her mülteci için bir polis de bulunacak. Frontex gemisi de tura eşlik edecek.

Çarşamba gününe kadar ilk etapta Midilli’den 750 mülteci taşınmış olacak. Tur sayısı artırılabilecek. Sakız’dan da yine mültecilerin kapalı tekne ile Çeşme’ye getirilmesi ve hazırlanan bölümde işlemlerin yapılması planlanıyor. Mülteciler buralardan otobüslerle yerleştirilecekleri kamplara gönderilecek.

Banu ŞEN

Trafikte Araçların Önemli Bir Bölümü Muayenesiz

TÜVTÜRK verilerine göre, trafikte yer alan muayenesiz araç oranı 2008’de bulunduğu yüzde 34 düzeyinden, geçen yıl yüzde 25’e geriledi.

Geçen yıl trafikte yer alan muayenesiz araç oranı yüzde 25 düzeyinde gerçekleşti. Bu rakam trafikte bulunan her 4 araçtan 1’inin muayenesiz olduğuna işaret etse de söz konusu oranın yıllar içinde düşmesi dikkati çekiyor.

AA muhabirinin, araç muayene hizmeti veren TÜVTÜRK‘ten edindiği bilgilere göre, 2008 yılında trafikteki araçların yüzde 34’ünün geçerli bir araç muayenesi bulunmazken, bu oran 2015’te yüzde 25’e geriledi.

“Muayeneden geçen araçların oranı yüzde 65”

TÜVTÜRK, 2015 yılında 8 milyon 90 bin 861 periyodik muayene gerçekleştirdi.

Söz konusu araçların yüzde 34’ü “ağır kusurlu”, yüzde 1’i de “emniyetsiz” olarak muayeneden geçemedi. Böylece muayeneden geçen araçların oranı geçen yıl yüzde 65 oldu.