Avrupa borsaları güne düşüşle başladı

Avrupa borsaları, bugün açıklanacak GSYH öncesi güne düşüşle başladı.

Avrupa borsaları, bugün açıklanacak Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) öncesi güne düşüşle başladı. Avro/dolar paritesi ise 0,04 değer kaybederek 1,3360 seviyelerinden işlem görüyor.

Açılışta gösterge endeks Stoxx Europe 600 yüzde 0,3 gerileyerek 328,99 puanda seyrederken, Londra’da FTSE-100 endeksi yüzde 0,16 değer kaybederek 6.646,07 puan oldu.

Almanya’da 2. çeyrek GSYH’nin 2. çeyreğe göre azalış göstermesinden sonra Frankfurt’ta DAX endeksi yüzde 0,40 azalarak 9.162,30 puana, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 0,70 değer kaybıyla 19.400,95 puana geriledi.

Paris’te CAC 40 endeksi yüzde 0,46 azalışla 4.175,50 puana, İspanya’da IBEX 35 endeksi ise yüzde 0,74 değer kaybederek 10.004,20 puana indi.

Bugün ayrıca Avro Bölgesi’nde Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) açıklanması bekleniyor.

Dünyanın en büyük 27’nci elması Çıktı

Afrika ülkesi Angola’da bir elmas madeninde dünyanın 27’nci en büyük elması çıkarıldı.

Afrika ülkesi Angola’da bir elmas madeninde dünyanın 27’nci en büyük elması çıkarıldı.

NBC’nin haberine göre, merkezi Avustralya’da bulunan Lucapa şirketinin işlettiği Lulo madeninde 404,2 karatlık bir elmas keşfedildi.

EN BÜYÜK ELMAS

Bunun, Angola’da bugüne kadar bulunan en büyük elmas olduğu belirtildi.

Şirket, 7 santimetre uzunluğundaki elmasın neredeyse kusursuz anlamına gelen ve nadir rastlanan “IIa türünde” olduğunu açıkladı.

Dünyadaki elmasların yüzde 1’inden daha azının bu türden olduğu biliniyor.

Angola’da daha önce çıkarılan en büyük elmas, 2007’de bulunan “Angola Yıldızı”ydı. Dünyanın en büyük elması da 1905’te Güney Afrika’da keşfedilen 3 bin 106 karatlık Cullinan Elması’ydı.

Kaynak : AA

Tıpış tıpış yukarı revize ettiler

Zeybekci, ‘Tıpış tıpış yukarı yönlü revize edecekler’ dediklerini, hatırlattı.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s’un Türkiye’nin 2013 büyüme tahminini yukarı yönlü revize etmesine ilişkin, “30 Mart seçimlerinden önce Türkiye’nin büyümesi ile ilgili aşağı yönde revizyon yarışı vardı. O dönemde ‘Bu kuruluşlar yılın 2. yarısında aşağı yönlü revizyonları tıpış tıpış yukarı yönlü revize edecek’ demiştik. Standard and Poor’s, bunların en sonuncusu” dedi.

Zeybekci ve Eker, Ekonomi Bakanlığında düzenlenen Tarım Ürünleri İhracatı Değerlendirme Toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s’un Türkiye’nin 2014 ve 2015 büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmesine ilişkin bir soru üzerine Zeybekci, cumhurbaşkanı seçimlerinin ardından bazı kredi derecelendirme kuruluşlarının “acele tutumları”nı kamuoyunun takdirine bıraktığını söyledi.

Millet iradesinin net olarak ortaya çıktığı seçimlerden sonra “siyasi istikrarsızlık ile ilgili argümanları öne taşıyan bir değerlendirme yapılmasını da anlamlı buldukların ve ciddiye almadıklarını” belirten Zeybekci, bunları “yeni cumhurbaşkanının ekonomi ile ilgili yaklaşımlarına şimdiden soru işareti yükleme çabası olarak” değerlendirdi.

“TIPIŞ TIPIŞ YUKARI REVİZE ETTİLER”

Standard and Poor’s’un tahminlerine ilişkin de Zeybekci, “30 Mart seçimlerden önce yine böyle bir şey yaşıyorduk. Türkiye’nin büyümesi ile ilgili aşağı yönde revizyon yarışı vardı. O dönemde ‘Bu kuruluşlar yılın 2. yarısında aşağı yönlü revizyonları tıpış tıpış yukarı yönlü revize edecek’ demiştik. Standard and Poor’s, bunların en sonuncusu” dedi.

Türkiye’nin, bu yılki büyüme hedeflerini tutturacağına inandıklarını kaydeden Zeybekci, bu anlamda ülkenin en büyük dayanak noktasının ihracat performansı olacağını ifade etti. Zeybekci, Türkiye’nin cari açıkla ilgili problemini de tarihe gömeceğine inandığını kaydetti.

“ENFLASYONDAN SİVRİ BİBER VE LİMONU SORUMLU TUTMAK ANA MESELEYİ ISKALAMAKTIR”

“Merkez Bankasının gıda fiyatları nedeniyle ihracatın önünün açılmasını istediğine” dair bir soru üzerine Zeybekci, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu yönde talepleri olduğunda bunlara olumlu baktıklarını şu an için böyle bir girişim bulunmadığını bildirdi.

Enflasyondan “sivri biber ve limonu sorumlu tutmanın ana meseleyi ıskalamak anlamına geleceğine” dikkati çeken Zeybekci, Türkiye’de üretim, yatırım yapıp istihdam yaratmak isteyenler için en önemli meselelerden birinin “katlanılan faiz maliyetleri” olduğunu söyledi.

İstanbul’da güpegündüz kapkaç oldu

İstanbul Şişli’de bebekleriyle birlikte yolun karşısına geçmek için yeşil ışığı bekleyen 2 kadın kapkaça uğradı.

İstanbul Şişli’de bebekleriyle birlikte yolun karşısına geçmek için yeşil ışığı bekleyen yabancı uyruklu 2 kadın, güpegündüz kapkaça uğradı. Kapkaç anı güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.

Olay, dün saat 15.30 sıralarında Şişli Eskişehir Mahallesi Akağalar Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bebekleriyle birlikte cadde üzerinde yolun karşısına geçmek isteyen Suriye uyruklu 2 kadın, trafik ışığının yayalara yeşil yanmasını bekledi. Bu esnada yol kenarında bekleyen kadınların yanına gelen kapkaççı, uygun anı kollamaya başladı. Kısa bir süre kadınların hareketlerini izleyen şahıs, uygun anı bulması üzerine kadının çantasını çalarak koşmaya başladı. Olayın hemen ardından kapkaça uğrayan kadınlar, bebeklerini arabasında bırakarak şahsın peşinden koştu ancak yakalayamadı.

OLAY ANI GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI

Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, kadınların ifadesine başvurarak kapkaççıyı yakalamak için çalışma başlattı. Kapkaça uğrayan kadının ifadesinde çantanın içerisinde bin 500 lira ve cep telefonu olduğu öğrenilirken, tüm bu yaşananlar ise güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.

“İNŞALLAH EN KISA ZAMANDA YAKALANIRLAR”

Olaya tanık olan Ahmet Ardıç, “Biz burada dururken iki hanımefendi köşede bekliyordu. Sanırım kadınları aşağıdan takip etmişler, boş bir anlarını bekliyorlardı. Şahıslar, kadınların boş anını bulunca cüzdanı kapması, fırlaması bir oldu. Çok hızlı oldukları ve bu işlerde tecrübeli oldukları için yakalamak biraz zor oldu. Sonra polis ekipleri geldi. Burada görüntüler vardı, onları verdik. Onlar ilgilendiler sağ olsunlar. İnşallah en kısa zamanda yakalanırlar. Kapkaçı yapanlar 2 kişiymiş, 1’i karşıda etrafı gözlüyormuş. Öteki kadınların boş anlarında çantayı çalınca, öteki de başka bir yöne doğru kaçtı” dedi.

Trafik Sigortasıyla İlgili Düzenleme Yapılacak

Geçtiğimiz günlerde, yapılan düzenlemelerle birlikte vatandaş şok üstüne şok yaşamıştı. Zorunlu Trafik Sigortası poliçe süresi dolan vatandaşlar, araçlarını tekrar sigorta yaptırmak üzere sigorta şirketlerine gittiklerinde, %400, %500 fazla fiyatlar almışlardı. Bu zam ile birlikte 4000 TL değerinde aracı olan vatandaşa sigorta şirketleri 1 yıllık zorunlu trafik sigortası primi olarak yaklaşık 1000 tl fiyat verdiklerini duymuştuk. Bu fiyat artışı vatandaşa yaka silktirdi, her kesimden insanlar  zamma tepkilerini göstermeye çalıştılar. Yetkililer, konu ile ilgili olarak taraflar arasında bir orta yol bulabilmek için çalışmalarını sürdürüyor.

 

Sürücüleri mutlu edebilecek bir haber de Binali Yıldırım’dan geldi. Konu hakkındaki vatandaşların şikayetlerinden ve mağduriyetlerinden haberdar olduklarının altını çizen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, bir çözüm üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Bu çalışma kapsamında konunun düzen içerisine sokulacağının müjdesini veren Yıldırım, çözüm yollarından bir tanesinin de zorunlu trafik sigortasının kasko ile birleştirilebileceği olduğunu sözlerine ekledi.

Binali Yıldırım, konuşmasında ”mesela ÖTV’si kaldırılmış benzin talep ediyorlar, böyle bir şey mümkün değil, ancak zorunlu trafik sigortası işinde yerden göğe kadar haklısınız, bu konuda gerekli çalışmalar yapılacak” ifadelerini kullandı. Konu ile ilgili olarak geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurumu, sigorta şirketlerinin rekabete aykırı olacak şekilde anlaşarak zam yapıp yapmadıklarını araştıracaklarını duyurmuştu. Binali Yıldırım’da konu ile ilgili olarak yapılabilecek her türlü iyileştirmenin yapılacağını ve konu ile ilgili olarak bir çözüm mutlaka üretileceğini söyledi. Yıldırım, Geçtiğimiz yıllarda HGS ve OGS konusunda yaptıkları düzenlemelerle de vatandaşı mağdur olmaktan kurtardıkları gibi bu konuda da gerekli bütün çalışmanın yapılacağının sözünü verdi.

Cari açık rakamları açıklandı

Haziran ayında cari açık 4 milyar dolar oldu.

Türkiye’nin haziran ayında cari işlemler açığı 4 milyar 93 milyon dolar, yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığı ise 52 milyar 176 milyon dolar oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından bugün açıklanan haziran ayı cari işlemler açığı, bir önceki yılın ilk yarısına göre 12 milyar 934 milyon dolar azalarak 24 milyar 151 milyon dolara geriledi.

Bu gerilemede, ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığının 11 milyar 268 milyon dolar azalarak 29 milyar 322 milyon dolara düşmesi, net hizmet gelirlerinin 883 milyon dolar artarak 9 milyar 296 milyon dolara yükselmesi ve gelir dengesi açığının 956 milyon dolar azalarak 4 milyar 489 milyon dolara gerilemesi etkili oldu.

“Parasal olmayan altın” kalemi altında, geçen yılın ilk yarısında 6 milyar 987 milyon dolar olan net altın ithalatı, bu yılın aynı döneminde 355 milyon dolar seviyesine geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun turizmle ilgili olarak gerçekleştirdiği ikinci çeyrek anket sonuçlarının yansıtılmasıyla, turizm gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre 613 milyon dolar tutarında artarak 11 milyar 813 milyon dolara, turizm giderleri de 267 milyon dolar tutarında artarak 2 milyar 582 milyon dolara ulaştı.

Yatırım geliri dengesinden kaynaklanan net çıkışlar, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1. milyar 10 milyon dolar azalarak 4 milyar 305 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Çaya teknolojik yatırım

Rize’de Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulacak.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Rize Çay Araştırma ve Uygulama Merkezinin temel atma töreni, yarın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilecek.

Çayın verimliliğini ve ihracattaki payını arttırmayı amaçlayan proje kapsamında, söz konusu merkez için 10 milyon avro yatırım yapılacak. Yeni teknoloji ve araştırma yöntemlerinin uygulanmasıyla çay işleyen KOBİ’lerin rekabet güçleri, özellikle kalite ve ürün standartları açısından yükseltilecek, sektörde işbirliği ve koordinasyon sağlanacak.

KARADENİZ ÇAYI DÜNYA PAZARINA AÇILACAK

Rize Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi, işleme ve paketleme tesisiyle KOBİ’lerin altyapı ve teknolojiye erişim problemlerini çözecek. Eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle de çay üreticileri, daha verimli üretim ve pazarlamayı öğrenecek. Proje kapsamında Rize çayının markalaşması için yurt içi ve dışında tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilecek.

Talep gören farklı çay çeşitleri üzerine çalışmalar yapılarak sağlanacak ürün çeşitliliğiyle dünya çay pazarında Türkiye’nin payı arttırılacak. KOBİ’lere AR-GE ve inovasyon konularında katkı sağlanacak.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Rekabetçi Sektörler Programı çerçevesinde yürütülen projenin, 36 ayda tamamlanması bekleniyor.

Alman Oxiron Türkiye’de Cep Telefonu Üretecek

Türk insanı arasında, cep telefonlarına gerçekten muazzam bir ilgi var. Vatandaş her yeni modeli takip ediyor ve cep telefonlarına üzerlerindeki önemli bir aksesuar gibi değer veriyor. Türkiye’deki cep telefonu pazarı potansiyelini tespit eden Alman Oxiron şirketi Türkiye’de Oxiron X5 modeli cep telefonu üretimine başlayacak.

 

Oxiron şirketi, Türkiye’deki Universal Tekstil’in de desteğiyle 3 bin metrekarelik alanda kurulu olan tesiste Oxiron X5 cep telefonlarını üreterek Türkiye pazarına sunacak. Şirket yetkilileri, yaptıkları açıklamalarda Türkiye’nin çok yakın zamanda 4.5G iletişim sistemine geçeceğini ve bu sistemin, telekomunikasyon alanında çok önemli bir devrim olduğunu, bu devrimi yakalayabilmek için de böyle bir yatırıma giriştiklerini belirttiler.

İlk aşamada standart özelliklere sahip olan X5 modeli üretilecek, ancak talep olması durumunda başka modellerin de üretimine geçiş yapılabilecek. Şirket yetkilileri, üretim tesisisinin şuan için sadece Türkiye’deki pazara yönelik olduğunu, ancak talebin artması durumunda civar ülkelere de Türkiye üzerinden satış yapabileceklerini söyledi. Fabrikanın aylık üretim kapasitesi şuan için 175 bin adet telefonla kısıtlı. Satış yapılabilecek ağlarda ürünün tanıtımı yapılıp satışları arttırıldıkça, fabrikanın üretim kapasitesinin de arttırılması bekleniyor. Şirket yetkilileri, operatörlerle de anlaşmalar yapıp Oxiron telefonları operatörlerin mağazalarında da satmak istediklerini kaydetti. Şirketin ilk aşamada hedefi ise Türkiye pazarında yıllık 360 bin telefon satabilmek.

Artan talebe göre 4 farklı modelin daha piyasaya sürülmek üzere hazır olduğunu belirten yetkililer, Türkiye’deki üretim vergilerinden şikayetçi. Yüksek verginin, sektöre girmelerini ve üretim miktarını çoğaltmalarını zorlaştırdığını söyleyen yetkililer, bu konuda bir düzenleme yapılmasını talep ediyorlar. Şu an için üretilecek olan X5 modeli için pazar fiyatının yaklaşık 999 TL olacağı söyleniyor.

 

 

Mehmet Acet’ten Cem Küçük’e ‘zor’ sorular

Hafta başından bu yana Kanal 7’ye kuru iftiralarla saldıran Cem Küçük bu sorulara ne cevap verecek?

Ortaya attığı çirkin ve asılsız iddialarla Kanal 7 Grubu’nu ve grubun Ankara temsilcisi Mehmet Acet’i hedef göstermeye çalışan Cem Küçük dün yine köşesinden kin kustu.

Kuru iftiralara tek tek cevap veren Mehmet Acet ise, Cem Küçük’ün Gülen cemaatini göklere çıkaran yazısıyla ilgili olarak da ‘Ne demek istediğini anlat görelim’ diyerek de cevap vermeye davet etti.

İşte Mehmet Acet’in Küçük’e sert cevabı;

Rögar kapağına reklam almak isteyen adam

Kanalizasyonları kapatan Rögar kapağı reklamına talip olmuş, sıktığı mermilerin bumerang etkisiyle kendisine dönüp çarpmasından beslenen/zevk alan bir adamla it dalaşına girmeli miyim? Bunu sürdürmeli miyim?

Yazının başında kafamı kurcalayan soru bu.

Tolstoy, “bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur” der.

Dostoyevski, “olgunlaşmak hiçbir şeye şaşırmamaktır” diye devam eder.

Cevap verdiğin zaman cevap verdiğin müptezelin çukur seviyesine inmeyi göze alman gerekiyor.

Ama cevap vermediğiniz zaman da yanlış anlaşılma, sıçrayan çamurun izinden kurtulamama gibi bir riskle karşı karşıyasınız.

Yaralı tetikçinin ayarları zaten bozulmuştu ama, yarasına basınca daha bir paçozlaşmış.

Daha bir pervasızlaşmış.

100 kelimelik kelime dağarcığına sahip bir acizin, şan şöhret yakalamak için tetikçilikten öte bir kabiliyet elde etmesi, kariyer yüklenmesi mümkün değil ki zaten.

BU DEVRİN EFRUZ BEYİ

Ömer Seyfettin’in Efruz Bey hikayesini bilir misiniz bilmem?

Karakteri müsveddeden ibaret olan bir paçozun kendisini 1908 Türkiye’sinde Hürriyet kahramanı olarak satışa çıkarmasından sonra, Ahmet olan ismini ‘ışık saçan’ anlamında Efruz Bey ile değiştiren adamın hikayesi.

Hikayenin sonu çok acıklıdır yalnız.

Artık bozuk sirke kıvamına erişen Efruz Bey, “Oğlum Ahmet!” diye seslenen annesine“Ahmet’i nereden çıkardın benim adım Efruz-ışık saçan” diye mukabelede bulunur.

Hakaret etme, çoğunlukla çapsızlık/cevapsızlık/yetersizlik halinin bir ürünüdür.

Çarpıtmanın, niyet bozuk olsa da, düzeltilebilir bir tarafı bazen olabilir.

Bilinçli bir şekilde iftira atmayı alışkanlık haline getirmek ise, bozulmuş bir insanın esfele sefilin düzeyini ortaya koymaktan başka bir şeye tekabül etmez.

Bu paçozun yazılarının üçte ikisi, çapsızlığın yerini anca o şekilde doldurabileceği için hakaretlerle dolu.

Bir kısmı çarpıtma, (ki şimdi sıra oraya da gelecek) en pespayesi ise iftiralarla tamamlanmış hale geliyor.

Şimdi…

Meselenin ne olduğunun anlaşılması, bu tetikçinin elindeki malzemeyi boşa düşürmek için iki konuda açıklamada bulunacağım.

Birincisi; Yaralı tetikçinin Caps dediği twitlerin ilkini, cemaat okullarıyla ilgili 2014 Haziran’ında atmıştım.

Twitin sonunda “elmalarla armutları karıştırmamak gerekir” cümlesinden de anlaşılacağı gibi, buradaki niyet, o dönem paralel yapının pislikleri ile iyi niyetle bu gruba dahil olmuş insanların ayrıştırılması fikrine dönük bir ifadeden ibarettir.

Ben bu twiti attıktan bir ay sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanan Sn Tayyip Erdoğan’la yaptığımız programda da Tayyip bey, “bu yapıya gönül vermiş insanlar”cümlesini kurarak bir ayrıştırma çabası içerisindeydi zaten.

Ancak böyle bir ayrışmaya paralel yapının bünyesi izin vermediği için süreç daha sonra başka türlü gelişti.

O twite gelen övgüler nedeniyle teşekkür mahiyetinde yeni bir twit attığım cümlesi ise, kuru bir iftiradan ibarettir.

Bu aciz, madem beni böyle bir konuyla itham ediyor, benim o dönemde söylediklerimden çok daha fazlasını bu okulları yağlayarak ballayarak anlattığı yazılarına da bir izahat getirsin bakalım.

“Gülen Cemaati’ne mensup insanlar kuş uçmaz kervan geçmez yerlere gittiler. Normalde insanların bırakın tatili mecburi istikamet bile olsa uğramak istemeyecekleri Bangladeş, Senegal, Nijerya gibi yerlere aileleriyle birlikte yerleştiler. Oralardaki insanlara Türkçe öğrettiler. Dünyanın her yerinde insanlar Türkiye sevgisiyle büyüdüler” derken ne demek istemiş anlatsın, görelim.

İkinci konu, 1 Kasım sonrası attığım twit.

Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasında kıyaslama yapan bir tutumum hiçbir zaman olmamıştır.

Açık söyleyelim, böyle bir kıyaslama yapmayı kendi değerlerime ihanet ile eşdeğer sayarım.

Her ikisiyle de daha yakın zamanlarda programlar yapmış, bir gazeteci olarak sorularımı sormuş, cevaplarımı da almışımdır.

Davutoğlu ile ilgili attığım twit, seçim sonuçlarının hemen ardından, milletvekili sıralaması, verilen vaatler vb nin seçim zaferindeki etkisi üzerine yapılan tartışmalarda, Davutoğlu’nun hakkını teslim eden bir düşünce beyanından ibarettir.

Açıkçası niyetim bu olduğu halde bunun bir Erdoğan-Davutoğlu kıyaslaması biçiminde anlaşılabileceği uyarısı alınca, o twiti bir saat içinde hemen silmiştim.

Bununla da yetinmeyip ertesi gün Tayyip beyin yakınındaki bir isimle görüşerek meramımın doğru anlaşılması arzumu iletmiş, karşı taraftan da bu girişimim hüsnü niyetle kabul görmüş ve konu kapanmıştı.

Başka Capsleri varsa onları da döksün ortaya yaralı tetikçi.

Haftada 4 gün program yapan, soru soran, düşünce beyan eden bir gazeteci olarak yaptığım her şey meydanda.

Hadi gel bakalım daha neler yumurtlayacaksın, görelim!