9. Sınıf MEB Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları Sayfa 65

Liselerde 9. Sınıflarda bu sene görülen MEB yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders kitabının tüm sayfalarının cevapları artık sitemizde. Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini, kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde, yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir. Eğer yanlış kitaba gelmediyseniz aradığınız sayfanın çözümleri aşağıda yer almaktadır.  Bol kitap okuyarak tasvir gücünüz ve kelime dağarcığınız gelişecektir. Bunun yanı sıra asıl dikkat etmeniz gereken bir başka nokta da dersleri günü gününe takip etmek ve konularla ilgili çok bol soru çözmektir. Eğitmenler SBS sınavına hazırlanan öğrencilere her gün mutlaka en az 100-150 soru çözmeyi tavsiye etmektedirler.

Sizler için diğer tüm sayfaları hızlıca sayfamıza eklemek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Eğer ilgili sayfanın cevaplarını göremiyorsanız bu sayfa muhtemelen çözülmemiştir. Bu durumda kısa bir süre sonra sitemizi yeniden ziyaret ediniz. Öğrencilerimize tavsiyemiz buradaki cevapları kitaplarına geçirmeden önce kendiniz yapıp burayı sadece kontrol amaçlı kullanmanızdır. Herkese okullarında başarılar diliyoruz. *

Sayfanın Cevapları:

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 65 Cevabı 2017 – 2018 Yeni Müfredat

9. Sınıf Meb Yayınları Ortaöğretim Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 65 Cevabı (Hikayede Anlatım Teknikleri)

5. Metinde geçen “dıramudana, hüviyet, maestro, mucip, zahire” kelimelerinin doğru telaffuzuna yönelik çalışmalar yapınız.

  • Cevap: Bu çalışmalarda yüksek sesle tekrarlar yapmanız faydalı olacaktır.

6. Hikâye türünün ortaya çıkmasında sözlü ve yazılı kültürün, toplumsal değişimlerin ve etkileşimlerin etkisini belirtiniz.

  • Cevap: Hikaye etme nakletme tahkiye etme kültüründen gelir. Eskiden yazının yaygınlaşmadığı zamanlarda insanlar önemli günlerde ya da geceleri ateş başında toplanır birbirlerine geçmişte ve de yaşadıkları zamandan tanık oldukları olayları naklederlerdi. İşte o günlerden o gelenekten gelen bir kültürün devamıdır hikayecilik geleneği.

1. Etkinlik

Köşe penceresini, işte, ben, bu bakımdan insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım. Baktığınızı sanki büyütür. Rasathaneler nasıl gökleri ve yıldızları temaşa için havaya uzanmış birer fen gözü ise köşe pencereleri de yeri ve yerde yaşayanları seyre yarar, zemine eğilmiş birer tecrübe gözlüğüdür.

Anlatıcı ve Bakış Açısı: Birinci tekil şahıs ve Hakim bakış açısı.

Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Daha doğrusu ben göremiyorum. Güzün güzel günlerini pencereden görür görmez, Konstantin Efendi’nin bulunabileceği sırtları hesaplayarak yollara çıkıyorum. Bir kuş cıvıltısı duysam kanım donuyor, yüreğim atmıyor.

Anlatıcı ve Bakış Açısı: Birinci tekil şahıs ve Hakim bakış açısı

Hani sessiz, zenginliğini bile belli etmez, mütevazı adamdı da… Konu komşusu da severdi hani. Hiçbir şeye, hiçbir dedikoduya karışmazdı. Sabahleyin işine kısa kısa adımlarla koşarken, akşam filesini doldurmuş vapurdan çıkarken görseniz; iriliğine, sallapatiliğine, Karamanlı ağzı konuşuşuna, basit ama, hesaplı fikirlerine, (…) yine basit, sevimli şakalarına karşı, hakkında kötü bir hüküm de veremezdiniz. Kendi halinde, işi yolunda, hesaplı yaşayan bin bir tanesinden bir tanesiydi.

Anlatıcı ve Bakış Açısı:Gözlemci bakış açısı ve de birinci tekil şahıs.

a. Zincir ile Son Kuşlar hikâyelerinden alınan bu parçaları anlatıcı ve bakış açısı yönünden değerlendiriniz.

  • Cevap: İkisi farklı bakış açılarına sahiptir. Biri gözlemci bakış açısı ile yazılmış yazar sadece olayları olduğu gibi aktarmış diğeri ise kahraman bakış açısı yazılmış ve yazar kendi görüşlerini de yazıya aktarmıştır. Bu bakımdan ikisi de farklıdır.

b. Bu anlatıcı ve bakış açılarının anlatıma etkilerini değerlendiriniz.

  • Cevap: Biri kendi yorumunu katan okuru yönlendiren bir teknik iken diğeri ise olayları olduğu gibi aktararak yorumu okura bırakan bir tekniktir.

c. Tablodaki metinlerde metin-okuyucu ilişkisi açısından anlatıcının yazarın gerçek kişiliği ya da kurgu olup olmadığını belirleyiniz.

  • Cevap: Üçünde de bence anlatıcı yazarın kendi kişiliği ile örtüşmektedir. Çünkü yazarlar kendiyaşamlarını okura aktarmayı severler.

2. Etkinlik

Eskiden her mahallenin kendine ait hususi bir havası, bir tarz-ı hayatı vardı. Şimdi ise birbirinin kopyası aynı tiple, soğuk, cansız binlerce apartman, ruhsuz beton kütleleriyle bütün şehirleri aynileştirmiş, şehirlerin, mahallelerin ruhu yok olmuştur. Artık her yer aynı ve hiç kimse bir yere ait değil. Mahalleler kendine özgü kimliği olan ve yine dinî / sosyal merkezler, küçük çarşılar, çeşmeler, küçük imalathaneler ile birlikte “kendine yeterli yerler” idi. Her mahalle birbirinden bir duvarla olmasa bile bir ağaçlık bölge ile ya da bir dere gibi tabii bir engelle birbirinden ayrılıyordu. Mahallede kendiliğinden bir otokontrol vardı çünkü herkes birbirini tanır, yabancılar derhal fark edilir, asayiş kolayca sağlanırdı. Mustafa Kutlu, Nur

a. Metindeki sosyal ve kültürel ögeleri belirleyiniz.

  • Cevap: Mahalleler eskiden şu kültürel ögeleri barındırmaktaydı: dinî / sosyal merkezler, küçük çarşılar, çeşmeler, küçük imalathaneler. Şimdi ise ne bu yapılar ne de o eski mahalle adabı geleneği kalmamıştır.

b. Belirlediğiniz değerleri içinde yaşadığınız toplumun değerleriyle karşılaştırınız.

  • Cevap: Toplumumuz hızla değişmektedir. Kalabalıklaşan kentlerde insanlar eski gelenekleri unutmakta komşuluk gibi bazı değerler unutulduğu için apartmanlara hapsolmakta ve de günden güne yalnızlaşmaktadır. Bu da mutsuzluğa götüren en önemli etmendir.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir