12. Sınıf MHG Dil ve Anlatım Ders Kitabı Cevapları Sayfa 20

Sevgili misafirlerimiz 12. Sınıf MHG yayınları Dil ve Anlatım ders kitabının bütün sayfalarının cevapları sayfamızda yer almaya devam ediyor. Dil bilimi ve edebiyat dilleri inceleyen bilim dalıdır bu incelemeyle ilgilenen kişiye dil bilimci denir. Birçok bilim dalının ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olan Aradığınız kitabın ilgili sayfasının çözümleri aşağıda yer almaktadır. Eğer doğru sayfayı görmüyorsanız muhtemelen çözümü henüz yapılmamıştır. Türkçe dersinde beş temel dil becerisi vardır. Bunlardan dil bilgisi ve okuduğunu anlama becerileri öne çıkmaktadır. Çünkü genellikle TEOG, KPSS, YGS, LYS, ALES vs. sınavlarda düşünme, yorum yapma, anlama üzerine sorular sorulmaktadır. En çok zorlanılan sorular ise paragraf sorularıdır ki bunlar genellikle uzun oldukları için ön yargılarınızın kurbanı olurlar. Hâlbuki cevabı içinde saklayan, biraz dikkatle çözülmesi çok kolay sorulardır.

Sizler için diğer tüm sayfaları hızlıca sayfamıza eklemek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Eğer ilgili sayfanın cevaplarını göremiyorsanız bu sayfa muhtemelen çözülmemiştir. Bu durumda kısa bir süre sonra sitemizi yeniden ziyaret ediniz. Öğrencilerimize tavsiyemiz buradaki cevapları kitaplarına geçirmeden önce kendiniz yapıp burayı sadece kontrol amaçlı kullanmanızdır. Herkese okullarında başarılar diliyoruz.

Sayfanın Cevapları:

12.SINIF DİL VE ANLATIM KİTABI CEVAPLARI,MHG YAYINLARI,

SAYFA 20
2.SANAT METİNLERİ

2.1. FABL

ÖN ÇALIŞMA

1) LA FONTAİNE FABLLARINA ÖRNEKLER..

LA FONTAİNE FABLLARI

Karga İle Tilki

 

Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları,merhaba!
Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa.
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını,düşürdü nevalesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
Size güzel bir ders vereceğim:
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına

——————————————–

Agustosböceği İle Karınca

Ağustosböceği bütün yaz

Saz çalmış, türkü söylemiş.

Karakış birden bastırınca

Şafak atmış zavallıda;

Bir şey bulamaz olmuş yiyecek:

Koca ormanda ne bir kurtçuk, ne bir sinek.

Gitmiş komşusu karıncaya:

— Aman kardeş, demiş, hâlim fena; Bir şeycikler ver de kışı geçireyim. Yaz gelince öderim,

Hem de faizi maiziyle; Ağustosu geçirmem bile. Ödemezsem böcek demeyin bana. Karınca iyidir hoştur ama Eli sıkıdır: Can verir, mal vermez.

— Sormak ayıp olmasın ama, demiş; Bütün yaz ne yaptınız?

— Ne mi yaptım? demiş ağustosböceği; Gece gündüz türkü söyledim;

Fena mı ettim sizce?

— Yoo, demiş karınca, ne . mutlu size; Ama hep türkü söylemek olmaz; Kışın da oynayın biraz.

KARGA İLE TİLKİ

Bay karga konmuş bir dala Koca bir peynir ağzında. Tilki kokuyu almış gelmiş:

— Günaydın, Sayın Karga, demiş; Bu ne güzellik böyle: Bakmaya doyamıyorum size.

Şu tüylere bakın, pırıl pırıl;

Sesiniz bilmiyorum nasıl;

O da renginiz kadar güzelse

Ne yalan söyleyeyim

Bu ormanda güzel yoktur üstünüze.

Karga bu sözlere bitmiş:

— Şuna bir gak diyeyim de ses görsün, demiş; Gak der demez peynir düşmüş, tilki yutmuş.

— Kara bayım, demiş kargaya; Şu sözümü hiç unutma, Kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över, Yüzüne güler, peynirini yer. Karganın aklı gelmiş başına

İş işten geçtikten sonra.

 

Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

————————————————————————————————-

Kurt İle Köpek

Bir köpek ormanda gezerken kurtla karşılaşmış. Hasta ve çok zayıflamış olan kurt, ayakta zor durabiliyormuş. Köpek kurdun bu haline çok üzülmüş. “Ne kadar kötü görünüyorsun böyle kurt kardeş?” demiş. “Herkes bizi düşman bilse de, biz uzaktan akrabayız. Doğrusu sana yardım etmek isterim.”
“Hiç sorma.” demiş kurt. “Ağır bir hastalığa yakalandığım için uzun süre avlanamadım. Şimdi iyileştim ama bir av yakalayacak kadar gücüm kalmadı artık. Ben de böyle aç susuz dolaşıyorum artık.”
“Sen hiç üzülme.” demiş köpek. “Ben sana yardım edeceğim. Bu akşam sahibimin düğünü var. Akşam olunca köyün dışındaki çalılıklara gel. Ben sana düğün yemeklerinin artıklarını taşırım.”
Birkaç gün boyunca köpek tarafından beslenen kurt, sonunda kendini toparlayıp eski kuvvetine kavuşmuş. Teşekkür edip vedalaştıktan sonra da ormana gitmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Köpek iyice yaşlanınca sahibi onu dışarı atmış. Ormanda aylak aylak gezen köpek, eski dostu kurtla karşılaşmış. “Hayrola?” demiş kurt. “Çok perişan görünüyorsun.”
Köpek içini çekip; . “Yaşlandım artık!” demiş. “Sahibimin işine yaramadığım için beni kovdu.”
Kurt; “biz eski dost değil miyiz?” demiş. “Şimdi yardım etme sırası bende. Hatırlasana, benim hayatımı nasıl kurtarmıştın? Hemen bir plan yapmalıyız. Tamam buldum! Senin sahibinin küçük bir çocuğu vardı değil mi? Şimdi ben gidip onu kaçıracağım, sen de geri götüreceksin. Böylece sahibin seni el üstünde tutacak.”
Bu sözleri söyleyen kurt, kaşla göz arasında gidip, çocuğu ormana getirmiş. Köydeki herkes silahlanıp ormana koşmuş ancak daha ormana girmeden, yaşlı ve işe yaramaz diye evden kovdukları köpeğin çocuğu geri getirdiğini görmüşler.
Bu olaydan sonra yaşlı köpeğin itibarı öyle artmış ki, insanlar onun kahramanlığını yüzlerce yıl çocuklarına anlatmışlar.
Kurtla köpek arasındaki bu danışıklı dövüşü hiç kimse anlayamamış.

—————————————————————————


Tavşan İle Kaplumbağa

Tavşan ikide bir böbürleniyor:
-Kimse benden hızlı koşamaz, diyormuş. Sonunda kaplumbağa dayanamamış:
-İstersen yarışalım, demiş.
Koşuya başlamışlar. Tavşan epeyce yol aldıktan sonra, “Hıh, o sırtı kabuklu hayvancık sürüne sürüne kim bilir ne zaman sonra bana yetişir?” diye düşünmüş.
-Şu ağacın altına biraz uzanıp dinleneyim, demiş. Uyuyakalmış.
Kaplumbağa ağır yürüyüşü ile yürümüş yürümüş, hiç dinlenmeden yol almış.
Tavşan bir ara gözünü açmış. Bir de ne görse beğenirsiniz, kaplumbağa neredeyse yarışı bitirmek üzereymiş. Hemen fırlamış, rüzgar gibi koşmaya başlamış. Ama ne çare, kaplumbağaya yetişememiş.
Böylece tavşan yarışı kaybetmiş. Aldırış etmemenin cezasını çekmiş. Kaplumbağa ise düzgün adımlarla, durmadan yürüdüğü için yarışı kazanmış.


Jean de La Fontaine

————————————————————————
Öküz Olmak İsteyen Kurbağa

 

Bir varmis, bir yokmus evvel zaman içinde kalbur saman içinde öküz olmak isteyen bir kurbaga çikmis karsimiza:

Kurbaga bir öküz görmüs çayirda, o kadar hoslanmis ki, bayilmis boyuna posuna. Kendisine baksaniz, boyu yumurta kadar ama kurbaga bu anlamaz ki , ille de öküze benzeyecek. Öküze bakmis kabarmis, kabardikça sismis., ikinmis, sikinmis , gerilmis. Bir görseniz gerginlikten nefes alamayacak hale gelmis. Esine sormus:
– Nasil hanim öküz kadar oldum mu ?
Hanimi söyel bir sagdan bakmis, birde soldan:
– Nerdeee ? demis .
Kurbaga daha bir hirslanmis
– Al öyleyse demis. Simdi nasilim. Bunu söylemis ya, iyice sismis.Hanim gülmüs :
– Vazgeç bu sevdadan demis.
Bizimki iyice hiddetlenmis.
-Sen dur hele bakalim demis.Sismis, birdaha, biraz daha. Biraz daha sismis. Derken çat diye çatlamis.

Iste böyle çocuklar, dünya böyle sersemlerle dolu: Her bakkal illa han hamam yaptiracak, her küçük çobanin usaklari olacak, herkes kendinde olmayana böyle hayran hayran bakacak. Ondan sonrada çat diye çatlayacak.

Lafonten . Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

 

———————————————————–
Oduncu İle Azrail

Yoksul bir oduncu varmış ormandan odun keser sırtına yüklenip satarmış bir gün gene odunu yüklenmiş gidiyor yol yokuşmuş yaşlı amcanın dizlerinde derman kalmamış odunları yere bırakır der ki:
nedir benim bu geçtiğim borçlar,çocuklar birde bu yıllardır bi rahat nefes alamadım Ey Azrail gelde şu canımı al der demez Araili karşısında bulur azrail der:
buyur benimi çağırdın oduncu:
şey şu odunları sırtıma koyarmısın ama sakın canımı alma elbet bir alacaksın zaten der:

Dertlerden kurtulmak ölüm çare değil insan her çeşit güçlüğe katlanır yeter ki ölüm olmasın.
Lafonten Hikayeleri La Fonten Hikayeleri Fabl Hikayeleri
Jean de La Fontaine

2.) Harname edebiyatımızda ilk FABL örneği sayılır.Edebiyatımızdaki fabllar daha çok Batı’da tercüme edilen fabllardır. Ayrıca Tarık Dursun K.’nın fablları vardır.

3.Olabilir , olay kahramanının hayvanlar olması çocukların ilgisini daha çok çeker.

HAZIRLIK

1. Güzel bir fabl insalara ders verebilmelidir , iyiye ,doğruya ve güzele ulaştırmalı…

2.Yorum sizin

3.Fabl örneklerini okuyunuz.
4. FABLLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaç güdülür; gündelik hayatla ilgili dersler verilir.
Okurlar, çoğu zaman, verilen dersin veya öğüdün ne olduğunu anlamakta zorluk çekmezler.
Fabllarda insanların kusurlu ve gülünç yönleri de doğrudan doğruya bir eleştiri konusu yapılır.
Çoğu manzumdur
Fabllar kısadır ve şu dört bölümden oluşurlar:
1)Olayların ve kahramanların tanıtıldığı giriş bölümü.
2)Olayların entrikalarla düğümlendiği gelişme bölümü.
3) Düğümün çözüldüğü sonuç bölümü.
4)Olay veya olayların arkasında yatan ana fikrin açıklandığı ders bölümü, eski deyimiyle “kıssadan hisse bölümü”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir